Yerli IMF programı gibi...
Ekonomiye kafa yoran, iş dünyası ve yatırımcılarla yakın ilişkide olan AKP’li isimlerin, şikayetler ve sorunlar konusundaki saptamaları, aslına hem MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hem de muhalefetin eleştirileriyle örtüşüyor. Tek fark, onlar içine içine konuşuyor!
Siyasiler ekonominin bir türlü dikiş tutmayan programıyla ilgili yaratıcı benzetmelerde bulunuyorlar. Örneğin;
- “Şu anda uygulanan ekonomik program yerel bir IMF paketi gibi. Aradaki büyük fark, IMF programlarında destek fonları olur. O fon kaynakları acı reçete içirilirken, dezavantajlı gruplar ve dar gelirliler için iyileştirme amacıyla kullanılır. Bugün uygulanan programın tedavi amaçlı bir fonu yok.
- Bir tarafta TMSF, diğer tarafta Varlık Fonu… İki devlet kurumu, tüm ekonomik gücü elinde tutuyor. Serbest rekabet nerede? Devlet en büyük holding oldu…”
Bunları söyleyen muhalefet partilerinin temsilcileri değil…
YATIRIMCILAR KAÇIYOR
AKP sermayesinin ve partiye yakın meslek örgütlerinin bir türlü rayına oturmayan ekonomi programıyla ilgili dert yandıklarını biliyoruz. Bu sohbetlerin ana konusunu, yurtdışına kaçan yatırımcı, iflasın eşiğine gelen yerli sermaye, liyakatsiz bürokrasi oluşturuyor. O sohbetlerden önemli başlıkları taşıdık;
- “Yabancı yatırımcı ya küçülüyor ya çekiliyor. Kur farkı maliyetleri artırdı. İhracatçı da baskılanan euro-dolar yüzünden rahatsız. Tekstilciler, Mısır’a Bangladeş’e kaçıyor.
- Bir ilaç fabrikasının 2 bin 100 çalışanı vardı, 147 kişiye düştü. ‘Çıkmayı izah edemeyiz’ diye kalıyorlar. Birkaç ilaca ruhsat aldılar onun hatırına kalıyorlar. İlaç, kimya, tekstil sektörü, aynı şeyi yaşıyor.
YENİ YATIRIMCI ZATEN YOK
- Yabancı yatırımcının Türkiye’deki mevzuat uygulamasından kaynaklanan sıkıntıları var. Teşvik almış, prosedür işlemiyor. Maliye’de ya da başka bir yerde evrakları bekliyor. Teşviki kapatmak istiyor, onu da yapamıyor. Bunlar eski yatırımcılar, kapasite artırımı gibi mevcut işlerini bile yürütemiyorlar.
- Yeni yabancı yatırımcı zaten yok. Hukuk sistemi ve adalet anlayışı korkutuyor. Yurtdışı raporlarında bunlar etkili oluyor. Temelde her şey sağlıklı mevzuata bağlı. Adalete güven, açıklık, şeffaflık çok önemli. Kurumlarda ehliyet liyakat kalmadı.
YUKARIDAKİ CAM DUVAR
- Genel müdür yardımcısı olmak için yıllarca o kurumda emek vermek gerekirdi, 12 yıl çalışmış olması gerekiyordu. Şimdi 5 yıllık çalışanı genel müdür yapıyorlar. Başarılı genç bürokratlar önünün kapatıldığını görüyor. Kimse ilerleyemiyor. Birileri helikopterle gelip yönetime iniyor. Genç çalışanlarda şevk kalmadı. Önlerinde cam duvar var.
- Maalesef körfez ülkelerinden geldi-geliyor denen kaynakların hiçbiri beklendiği gibi olmadı. Çünkü paranın dini imanı yok. Batıdaki paranın çok temkinli olduğunu gören doğulu yatırımcı da aynı refleksi gösteriyor. Kendisini ve parasını güvende hissetmiyor. Hukukla ciddi endişeleri var.
- Kamu harcamalarının kontrolü, tasarruf gibi konular beklenen sonucu vermedi. Özerk kuruluşlardaki başı boşluğu kontrol eden bir mekanizma yok. 2026 yılına reform yılı diyebilmek için önce çuvaldızı kendimize batırmalıyız…”