İYİ PARTİ LİDERİ DERVİŞOĞLU “ADAYLIK TARTIŞMASINA” NEDEN KARŞI ÇIKTI:
“Ben kişiler üzerinden bir değerlendirme yapmıyorum. Bu sürecin çok önemli olduğunu, dolayısıyla kişiselleştirilmemesi gerektiğini defalarca söyledim. Hem grup kürsüsünden hem Meclis kürsüsünden hem de yapmış olduğum çeşitli açıklamalarda, cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi milletimizin temel meselesi, dolayısıyla bir partinin iç meselesiymiş gibi değerlendirmeye tabi tutulmasını yerinde ve anlamlı görmüyorum. Türkiye’de yaşanan bunca olumsuzluğu gölgede bırakacak tartışmaların mihenk taşı olarak tanımlanmasına da anlam vermiyorum. O sebeple tepkileri de şahısların tepkileri üzerinden değerlendirmek gibi bir durumla karşı karşıya bırakılmayı arzulamıyorum. Türkiye’nin meselesi ise, Türkiye’yi ilgilendiriyorsa bu mesele, bir partinin iç meselesi gibi ele alınmasını mahsurlu buluyorum.”
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu partisinin grup toplantısında “Cumhurbaşkanlığı meselesi bir partinin iç meselesi değil” dedi.
Peki neden bu açıklamayı yaptı?
İYİ Parti kurmaylarının itiraz noktası şu:
“Gerçek gündemden kopmak ve Tayyip Erdoğan’ın adaylığını meşrulaştıran bir tartışma yaratmak.”
Bu konuda yapılan değerlendirmelere bakalım:
“Türkiye, zor günlerden geçiyor. Hem içerde hem dışarda fevkalade önemli günler geçiriyor. Bunların sorumluları da yeni bir gelecek planı için kendilerine yeni stratejiler belirliyorlar. Buna şaşırıyoruz.
“Ekonominin tek gündem olması gerekirken ortada alınmış bir erken seçim kararı yokken CHP ‘aday’ tartışması açtı. Bu doğru değil. Çünkü; olası bir erken seçim dayatması Tayyip Erdoğan’ın adaylığının önünün açılması demektir.
“Bu noktada anket şirketleri de üç isim üzerinden kamuoyunu yönlendiriyor. Özellikle Erdoğan’ın isminin her ankette yer alması meşruluk kazandırmaktan başka bir şey değil. CHP de ‘erken seçim’ isteyerek Erdoğan’ın adaylığı meşrulaştırıyor.
“Parlamento, 360 milletvekiliyle seçimin yenilenmesi kararı alabilir ve böylece Tayyip Erdoğan aday olabilir. Bu öne alınmış bir seçimdir ve AKP burada 360’ı bulmak için DEM’in de desteğine ihtiyacı var. O zaman DEM’in desteğini alsınlar, bekleyin ve yıllarca öcüleştirdikleri siyasi partiyle ortak hareket etsinler.
“Müsavat Bey uzun zamandır şunu dile getiriyor: ‘Tayyip Erdoğan çıraklık dönemini bitirmiş ustalık dönemi için Anayasa’ya aykırı olarak milletten yeniden yetki istemeye kalkışıyor. Buna sonuna kadar hayır diyeceğiz. Ve Türkiye’yi olumsuz noktadan, bu karanlıktan kurtarmak gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya bulunduğumuz asla unutulmamalıdır.’ Bu noktada olduğumuzu anlatmaya çalıştı son açıklamasıyla da.”
Mansur Yavaş’ın zor kararı
CHP lideri Özgür Özel önceki akşam bir televizyon kanalında konuştu: “Geçen pazartesi akşamı Mansur Başkan’la verimli bir görüşme yaptık. Şunu söyleyeyim, Mansur Başkan ön seçime girmeye hazır, ön seçime bir itirazı yok. Ama ‘Acaba acele mi ediyoruz?’ diye bazı endişelerini bana da iletmişti. Partinin yetkili kurulları, stratejik olarak bir an önce aday belirlenmesi gerektiğini düşünüyorlar. Mansur Başkan da parti vazife verirse, kazandırmak için elinden geleni yapar, ama partiye ve Türkiye’ye kaybettirmek gibi bir niyeti kesinlikle yok.”
Mansur Yavaş’a yakın kaynaklarsa şu değerlendirmeyi yaptı: “Yavaş’ın ön seçime girme konusunda bir kararı yok. Ne girmeyi ne de girmemeyi şu ana kadar tartışmadı. Ancak acele edilmesine ve yönteme karşı. 9 Şubat’taki üçlü zirvede de bunlar masaya yatırılacak.”
Bu noktada Mansur Yavaş’ın alacağı kararın zorluğuna da dikkat çekiliyor: “Mansur Bey Ankara’da yüzde 60 oy aldı ama bunun yüzde 30’u CHP’nin oyu. Bu yüzden seçime sıfırdan başlamak mı CHP’nin adayı mı olmak gibi ikilem var diyebiliriz.”
DÜZELTME…
24 Ocak 2025 tarihli köşe yazımda, aldığım bir duyum üzerine “Kültür Bakanlığına bağlı iki kurum, Alevi Başkanlığı ve Yunus Emre Vakfı, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve skandallarıyla anılıyor” diye yazmıştım. Yaptığım tetkikler sonucunda Alevi Başkanlığında (Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı) herhangi bir yolsuzluk ve usulsüzlük olmadığı sonucuna ulaştım. Bu yanlışlığı düzeltir ve duyumun gerçeği yansıtmadığını okurlarımıza bildiririm. Zaten Başkanlık, tüm genel bütçeli kurumlar gibi Sayıştay denetimine tabi ve denetim raporları şeffaf şekilde kamuya açıklanmaktadır.