Prof. Dr. Tolga Yarman…
CHP kurultay onur üyesi…
1963’de Galatasaray Lisesi’ni bitirdi.
Üniversite öğrenimini Fransa’da gördü… Lyon Mühendislik Okulu’ndan 1967’de mezun oldu. “Doktora çalışmasını” ABD’de yaptı; Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) 1972’de “Bilim Doktoru” unvanını aldı. Ulusal ve uluslararası üniversitelerde dersler verdi. Harp Akademileri’nde öğretim gö-revlisiydi… 1980 öncesi ve sonrasında, ‘Sol Kemalist’ çizgide, ‘aydınlanma’ mücadelesinden vazgeç-medi… Kumpas döneminde, kardeşi, Havelsan eski Genel Müdürü Prof. Ömer Faruk Ağa Yarman, ‘Balyoz’dan Silivri’de yattı… Çünkü… Faruk Yarman, yerli savunma sanayinin mimarıydı. Yani… Aile boyu mücadeleden vazgeçmediler. Nükleer enerji alanındaki araştırmalarını sürdürüyor. Hatta “nük-leer bozunumda yarı ömrü öngören bir kurgu” içerikli en son çalışması International Journal of Modern Physics dergisinde yaklaşık bir ay önce yayımlandı. Uzun zamandır dostum olan ve aynı yolda yürü-düğümüz devrimci bir aydın Prof. Yarman’la İsrail-İran savaşını ve “nükleeri” konuştum.
İsrail İran savaşını Tolga Yarman nasıl okudu?
- Yeni bir “İsrail Hükümeti şımarıklığı” ve Batı dünyasının duyarsızlığı… Kimse bundan böyle, o cenah-tan bizim yamacımıza, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler havariliğiyle gelmesin… Onlara artık hiçbir biçimde inanmıyoruz. Saldırgan belli, saldırıya uğrayan belli... Adam saldırganı unutmuş, saldı-rıya uğrayana “Çabuk teslim ol” diyor… Böylesi “hakkaniyette ucube bir anlayış” görülmüş değil! Bura-daki muhabirler dahi bana, “Hocam, İran’ın gerçekten nükleer hazırlıkları var mı?” diye sorarken, İs-rail’in bilmem kaç düzine nükleer başlığını görmezden gelebiliyor. Ben şu cevabı verince iyice afallı-yor: “Gazze’de nükleer zenginleştirme tesisi mi vardı ki, 60 bin insanı öldürdü İsrail!” Bir zavallılıklar mantık okyanusu içinde boğuluyor gibiyiz. Propaganda herkesin beynini iğdiş ediyor... Öteki “Çabuk Tahran’ı boşaltın, vuracağım”, diyor... Ee Tahran “Çabuk Boston’u boşaltın, vuracağım” dese, nasıl görülür öbür cenahta böylesi şirazeden çıkmış bir komut! “İran rejimi devrilmeli” diyenler, Suriye’de bir IŞİD militanını başa getiriyor. Hangi birini söyleyeyim ki?
Peki bu savaş neden çıktı?
- Madde madde sıralayayım:
- İran’ın petrol ve doğalgazına çökmek için.
- İran rejimi devrildikten sonra, Ukrayna üzerinde Rusya nasıl ısırıldı ise bu sefer Çin’i, başta İran’dan giden petrole el koyarak ısırmak için.
- Doğu Akdeniz tabanı altındaki petrol ve doğalgaza el koymak için...
İsrail’in kurulduğu günden bu yana nükleer çalışması yaptığı biliniyor, buna rağmen İran’ı suçlu-yor. Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?
- Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış. Hırsız, elhak yavuz mu yavuz… Şu ki, İsrail bilim adamları dahi yaka silkmiş vaziyetteler ondan. “Sen iktidarını sürdürmek için bu kadar kan peşindesin” dediler, ağız dolusu... Onlara dayanışma duygularımızı sevgiyle saygıyla yolluyorum...
Burada amaç sadece nükleer mi yoksa İran rejimi mi?
- Bence ikisi de değil. Yukarıda anlattım... Önce (tam da Irak’ta, sonra Suriye’de, ondan önce Libya’da olduğu gibi) İran’ın petrol ve doğalgazına çökmek. Sonra İran toprakları üstünden Çin’i cimciklemek. Aynı taciz stratejisini Ukrayna üzerinden - dediğim gibi - Rusya’ya karşı uyguladılar. Sayıyı yuvarlayarak söyleyeceğim; 1 milyon insan öldü. Umurlarında değil... Çok canavarca bütün bu… Kanlı kesitler ya-hu!..
Şu değerlendirmeye ne dersiniz: Çin-Pakistan-İran hattı, ki buna Rusya da eklenebilir. Bu savaş bir din savaşı değil nükleer savaşı değil de Asya’yı Avrasya’yı kuşatma çabası.
- Bu teze (az önce işaret ettiğim şekliyle) önemli ölçüde katılırım…
Batı sizce ikiyüzlü mü?
- Bu çok hafif bir sözcük. Batı’yı yönetenler diyelim… Şizofrenik derecede ikiyüzlü, avanak, aynı za-manda canavar… Benim bu konuda ayrıca bir şey dememe gerek yok ki! Resim ortada... Bir de şu var: Bugün Batılı aydınlar, yönetenlerin üstünde çok etkili değiller… 1960’ların ortalarında Fransa’da öğ-renciyim. De Gaulle Cumhurbaşkanı idi... “Moi La France” (Ben Fransa) diye konuşurdu. Büyük Fran-sız sol düşünür Sartre, Cumhurbaşkanı’nı fena halde eleştirdi. Bir seferinde “Sen kim oluyorsun da ‘Ben Fransa’, diyebiliyorsun?” diye yüklendi de Gaulle’e... Gazeteciler, Fransa Cumhurbaşkanı’na Sartre’ın açıklamasını yetiştirip, tepkisini sordular. De Gaulle hiç istifini bozmadan, “Monsieur Sartre da Fransa’dır” demişti... Böyle aydınlar vardı o zaman Avrupa’da...
Amerika İsrail hattının bölgedeki projelerine karşı nasıl bir yol izlenmeli?
- Bence konuya Rusya ve Çin açıklık getirdiler; Trump’a “Karışma” dediler. Trump’ın Yahudi lobisinin şantajı altında bulunduğuna dair, malum, yaygın söylentiler var. Buna karşılık, Rusya’nın açıklaması çok ilginç: “Pandora’nın kutusunu açtırmayın.”
“Konuyu ben de biliyorum, ayağını denk almalısın kardeş… Yoksa (Yahudi Lobisi’ni kastederek) onların bildiklerini ben de biliyorum, açıklarım, canını yakarım” demek istediklerini düşünüyorum...