Halkların Demokrasi Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş önceki gün Ruşen Çakır’ın “Medyascope” yayınına konuk oldu. Çakır’ın, CHP lideri Özgür Özel’in “Ben Erdoğan’la menemen bile yapmam” çıkışını hatırlatması üzerine Beştaş’ın şu cümleleri özellikle muhalefet cenahında tartışma yarattı: “Erdoğan’la yapılmıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa değişikliği çalışmalarını yapar. Yani sonuçta Cumhurbaşkanı o masada değil.” Bunun üzerine hem süreci hem de yeni Anayasa tartışmalarını konuşmak için DEM Milletvekili Beştaş’ı aradım ve sorularımı yönelttim.

- DEM çizgisi içinde bir üçüncü yol tartışması başladı. Açıklamalar arka arkaya geliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu açıklamalar yeni değil. Her zaman üçüncü yolu temsil ettiğimizi söylüyoruz. Ne A partisine ne de B partisine sürekli destek veren, yanında duran ya da karşısında duran bir yerde değiliz. Kendi çözüm önerilerimiz, yol haritamız doğrultusunda ilerliyoruz.

- Bir yıl önce DEM’in üçüncü yolda tavrı sol-sosyalist-emek cephesi üzerindendi. Bir yıl sonra değişimler yaşandı, çözüm süreci… Sanki üçüncü yoldaki ittifaklar değişiyor gibi.

Hakikaten yanlış okuma var. Birçok değerlendirme bize de yansıyor. Barış-demokratik çözüm sürecini yürütüyor olmamız, taleplerimizi iletiyor olmamız sol-sosyalist muhalefetle koptuğumuz ya da o değerlerden koptuğumuz anlamına katiyen gelmez. Bence asıl tartışma noktası şu: Siz iktidar bloğuyla nasıl görüşürsünüz? Soru bu! Bu konu farklı nitelemelerle değerlendiriliyor. Bana sorarsınız çok içimden gelerek duygumu paylaşmak istiyorum: Bu durum bir kesim için ‘Eyvah Kürtler şimdi eşit mi olacak?’ duygusunu yansıtıyor. Barış demokrasisiz demokrasi barışsız olmaz. Herkesin eşit hukuk içinde yaşaması gereken Türkiye’yi savunuyorum.

- Bu noktada her iktidarın bir Kürt okuması var.

Kürtler’e yaklaşımda eşitsiz tarihi arka plan çıktısı var. Ve iktidarlar, partiler siyaset yaparken iktidarlar değişirken Kürt halkına yönelik esaslı değişiklik olmuyor. Konjonktüre göre, oy alma ihtiyacına göre çok değişik motivasyonları oluyor. Sizi takip eden biri olarak diyorum: Kürt meselesinde Süleyman Demirel’den Mehmet Ağar’a, Mesut Yılmaz’dan Tayyip Erdoğan’a kadar çok geniş bir kesimde, Diyarbakır ve Kürtler hep refere edildi. Hangi dönemlerde? Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer gibi cümleler kuruldu. Bunun karşılığında Kürt meselesi çözülmedi. Herkesin eşit olduğu fikri kabul görmüyor. Sorun orada. Bu eleştirilerde de Kürtler artık aktör mü oluyor kaygısı var. ‘Kürtler her zaman bize destek versin, bizim yanımızda olsun, Kürt siyasal hareketi şurada durmalı’ gibi hep rol biçen bir anlayış var.

- Hem iktidarlar hem de muhalefet için bu değerlendirmeniz.

Evet, genel konuşuyorum. Bu dönemi eleştirenlerin yaklaşımında belirgin durum şu: Neredeyse barış olmasın, silahlar bırakılmasın noktasına varıyor tartışmalar. Bunun yolu bu değil! Bunun yolu, içine girmek, dönüştürmek, katkı yapmak. Karşıda yer almakla olmaz. Biz iktidar olduğu için AKP’yle muhatabız. Onları biz tayin etmedik ki; halk oy verdi onlara. Aksine sadece iktidarla bu sürecin yürümemesi gerektiğini muhalefetin hatta toplumun da süreçte yer alması gerektiğini düşünüyorum.

- Süreçte demokratikleşme sadece Kürtlerin hakkını alması mı yoksa genel bir demokratikleşme sorunu mu? Örneğin; Ekrem İmamoğlu olayı var ve neden ziyaret edilmediği eleştirileri yapılıyor DEM’e. Bir ikircikli durum söz konusu.

Bizim demokratikleşme perspektifimiz, tutuklanan, cezaevinde olan herkesi kapsar. Sayısız açıklama yaptık bu konuda. Hem Ekrem İmamoğlu hem Osman Kavala hem Can Atalay… Demokratikleşmenin sadece bir mahalleye gelmesini savunmuyoruz. Kent Uzlaşısı’nda ne deniyor? Kürtler Batı’da temsil edilemez. İmamoğlu’yla ilgili Ahmet Özer’le ilgili iddialardan biri de bu. Biz Kürt partisi değiliz. Birileri gibi ikircikli değiliz. Geçmişte ağır deneyimlerimiz var. Örneğin; dokunulmazlıkların kaldırılması gibi. Bu konuda ana muhalefetin içinde olduğunu biliyoruz ve bu bizim karşımıza çıkan meselelerden biri. Buna rağmen iki üç seçimdeki pozisyonumuzu biliyorsunuz.

- Yeni Anayasa süreci… CHP lideri Özgür Özel “Erdoğan’la menemen bile yapılmaz” demişti. Siz tespit yaptınız ve bu tartışma yarattı.

Yeni anayasada kurulacak masada olmuyoruz deme lüksüne sahip değiliz. Hiç kimse değil! Bizim için demiyorum. 86 milyonun taleplerini ifade eden fonksiyonumuz olmalı. Biz demokratik anayasa gerekliliğini bugün söylemiyoruz, on yıllardır söylüyoruz. Bizim için anayasa, bir kişinin görev süresinin uzatılması ya da kısaltılması değil. Bu bir ihtiyaç mı evet ihtiyaç. Demokratikleşme meselesi herkesi ilgilendiren mesele. Ben ‘Küstüm oynamıyorum’ gibi bir yaklaşım içinde olmamak gerektiğini ifade ettim konuşmamda. Bütün partiler katılmalı ve halka da gidilmeli.