MHP’nin, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”na verdiği 120 sayfalık raporun satır aralarını okuyunca bazı tartışmalara ışık tuttuğunu da gördüm.

Önce üç ismin MHP’li Feti Yıldız, AKP’li Hüseyin Yayman ve DEM’li Gülistan Koçyiğit’in İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmenin en tartışmalı bölümüne bakalım.

Heyet 24 Kasım’da İmralı adasına giderek PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüştü. Görüşmenin ardından DEM Milletvekili Koçyiğit 28 Kasım’da Mezopotamya Haber Ajansı’na röportaj verdi. Koçyiğit, Öcalan’ın “darbe mekaniği devreye girer” cümlesini kurduğunu şu cümlelerle anlattı:

“(Öcalan) Bu sürecin başarılı olması gerektiğini, başarılı olmasını istemeyen yapılar olduğunu, en azından bir darbe mekaniği vurgusunu dile getirdi. Yani bu süreç başarılı olmazsa en nihayetinde yine bir darbe mekaniğinin devreye girebileceğine dair bir tehlikeye dikkat çekti. … Başarısızlık konusunda en genel değerlendirmesi ise şuydu: ‘Başarısız olması durumunda darbe mekaniği devreye girecektir ve bu en nihayetinde birçok kesime de yönelecektir’ dedi.”

Koçyiğit’in bu röportajının ardından AKP eski milletvekili Şamil Tayyar “darbe mekaniğiyle” ilgili şu iddialarda bulundu:

“Son görüşmede süreç başarılı olmazsa, hani DEM Partili Gülistan Koçyiğit anlatıyor ya, ‘darbe mekaniği işler’ diye... Orada biraz daha açıyor konuyu (Öcalan) Devlet Bey’e önemli cümleler kullanıyor. Onun girişimini çok önemsiyor. (Öcalan) Eğer süreç başarılı olmazsa MHP içinde Devlet Bey’e darbe yapılacağını söylüyor. (30 Kasım 2025)”

“Bahçeli’ye darbe” iddialarının gündem olmasının ardından Tayyar bir açıklama daha yaptı. “Son kez düşüncelerimi ifade edip bu faslı kapatacağım” diyen Tayyar, Öcalan’ın “darbe” sözlerini tartışmaya açanın İmralı heyetindeki DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit olduğunu savundu. Tayyar açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Sürecin başarısız olması halinde neler yaşanabileceğine dair Öcalan’a atfen şunları söylüyor: ‘Başarısız olması durumunda darbe mekaniği devreye girecektir ve bu en nihayetinde birçok kesime de yönelecektir.’ Üstelik darbeyi ihtimal olarak değil kesin sonuç gibi anlatıyor.(1 Aralık 2025)”

Tartışma devam etti.

İddiaların ardından AKP eski milletvekili Mehmet Metiner, söz konusu ifadeleri MHP’ye sorduğunu belirterek, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir’den aldığı yanıtı “SAÇMALAMIŞ!” diyerek paylaştı. Tayyar Metiner’e, Metiner Tayyar’a yanıt verdi.

Tam da bu noktada MHP’nin komisyona sunduğu 120 sayfalık rapor “darbe” tartışmasına son noktayı koydu. Raporda, İmralı görüşmesine atıf yapıldı:

“(Öcalan) Reel sosyalizm düşüncesini 1995’ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş ancak her seferinde bir elin bu girişimini sabote ettiğini ifade etmiştir. Bu sabotaj sürecini darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan’la dolaylı görüşmelerin nihayete erememesinde de bu darbe mekaniğinin etkisinin olduğunu belirtmiştir.”

Heyetten Öcalan’a: Gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmak sabote etmektir

İmralı görüşmesinde konuşulanların 4 sayfalık özetini gördük.

MHP’nin raporunda da “özet” var ama can alıcı bölümler
alınmış.

Heyetin özellikle MHP’li Feti Yıldız ve AKP’li Hüseyin Yayman’ın Öcalan’a kurduğu bazı cümleler ve uyarılar olduğunu da 120 sayfalık rapordan anlıyoruz: “Kendisine, Türkiye için hiçbir zaman gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmanın süreci sabote etmek olacağını, buna dikkat etmek gerektiğini belirtilen ifadelerde
bulunulmuştur.”

Buradan da anlaşılan;Öcalan’a, PKK içinden yapılan açıklamaların “kafa karıştırdığını” anlıyoruz ve sürecin sabote edilmemesi için örgüte uyarı yapması gerektiği konusunda uyarıldığını anlıyoruz.

“Örgütün merkezini Suriye’ye taşıması sorunu çözmüyor”

Terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili devletin beklentileriyle PKK ve DEM’in beklentilerinin arasında farklılık olduğu zaman zaman yazıldı, çizildi. Devlet ısrarla “önce silahlar bırakılacak sonrasında da adımlar atılacak” derken, Kandil ve DEM ise “Örgüt kendisini feshetti artık yasal düzenlemeler yapılmalı” noktasında. Heyetle, Öcalan arasında geçen görüşmeye baktığımızda da bu konun gündeme geldiğini anlıyoruz:

“Tarihsel gerçekliği bilen bir heyet olarak terörsüz Türkiye gerçekleşecekse Türkiye’nin pratik ve somut adımları bekliyor olduğunun söylenmesi üzerine Abdullah Öcalan, pozitif hamleler ve adımlar peşinde olduğunu ifade etmiştir. Somut adımlar konusunda bir direnç bulunduğunu çünkü örgütün merkezinin Kandil’den Suriye sahasına taşımasının sorunu çözmediği ifade edilmesi üzerine kendisinin örgütün lideri olarak her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini, bu adımlar gerçekleştiğinde yeni bir iklimin oluşacağını ifade etmiştir. Abdullah Öcalan, ayrıca, ‘Bu soruyu defaatle sordunuz’ diyerek sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu, imkânlar ölçüsünde de gayret göstermeye devam edeceğini
ifade etmiştir.”

Buradan da çıkan sonuç şu: Örgüt merkezini Kandil’den Suriye’ye taşımış. Ancak Suriye sahasında silah bırakılmadığı için iklimin hala değişmemiş. Öcalan’ın da “tüm gayretiyle uğraştığını” söylemiş. Evet; sürecin laboratuvarı Suriye ve PKK’nın Suriye kolu SDG’nin atacağı adımlarda kilitlenmiş duruyor.