Devrimci Portreler.
Nazım’ın Harp Okulu ve Donanma Davaları.
FETÖ’nün Solcuları.
Müstesna Bir Adam.
Dr. Bahattin Şakir.
Hangi Hizbullah.
Gizli Tanıklar…
Bunlar kaleme aldığı kitaplar.
1949 yılında Ankara’da doğdu. 68 sonrasında devrimci gençlik mücadelesine katıldı. DEV-GENÇ üyesi oldu. Aydınlık dergisinin ikiye bölünmesi sürecinde Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) saflarında yer aldı. 12 Mart 1971 döneminde, SBF Basın ve Yayın Yüksek Okulu öğrencisiyken, o dönemde devrimci çevrelerde “Basın Yayın Komünü” olarak adlandırılan, BYYO’lu öğrenciler (Aktan İnce, Aydın Çubukçu, Yaşar Ayaşlı) ve diğer arkadaşları Ertan Günçiner, Erhan Erel, Fatih Öktülmüş, Osman Yaşar Yoldaşcan vb. ile İzmir’den Denizli’ye giden Ziraat Bankası aracı soygununa katıldı.
“Anayasayı ihlal” iddiasıyla idam talebiyle yargılandı. 14 yıl 4 ay hapiste kaldıktan sonra 1986 yılında tahliye oldu. Daha sonra, 2000’e Doğru, Yüzyıl, Siyah-Beyaz ve Aydınlık dergilerinde ve gazetelerde muhabirlik, haber müdürlüğü, Ankara temsilciliği ve genel yayın yönetmenliği gibi görevlerde bulundu. 2008 yılında Ergenekon tertibinde yeniden hapse girdi. 6 yıl Silivri Cezaevi’nde kaldı. OdaTV Ankara Temsilciliği görevini yürüttü.
Evet…Hayatının dörtte birini cezaevinde geçiren bir bakıma evi “mahpushane” olan 1968 kuşağının devrimci gençlerinden 76 yaşındaki dostum, ağabeyim, yoldaşım Hikmet Çiçek geçen hafta ağır bir ameliyat geçirdi ve yaşam savaşını dün kaybetti. Dün oturdum ve “Nazım’ın Harp Okulu ve Donanma Davaları (Kırmızı Kedi Yayınevi/Haziran 2019)” kitabını tekrar bitirdim. Ergenekon, Balyoz, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’a kurulan kumpas, Oda TV operasyonu ve nicelerini anlamak için bir başucu kitap.

Türk Ordusu’na kurulan ilk kumpas
“Nazım’ın Harp Okulu ve Donanma Davaları”, Ergenekon’dan 81 yıl önce Türk Ordusu’na kurulan ilk kumpası anlatıyor!
1930’lu yıllar…
Resimli Ay Dergisi’nde çalışan Nazım Hikmet’in şiirleri dilden dile dolaşıyordu. Edebiyatta putları yıkıyor, genç edebiyatçılar omu hayranlıkla izliyor ve düşman sayısı da artıyordu. Türk Ocağı Başkanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, ‘Putları Yıkıyoruz’ diyen Hikmet’e, 7 Temmuz 1929’da İkdam’da şöyle yanıt veriyordu: “… Karşımızdakiler kimlerdir? Bolşevik kapısının köpekleri! Putları kıranlar bunlardır.” Türk Ocağı üyesi gençler de bu yazı üzerine Resimli Ay Dergisi’nin önünde protesto gösterisi yapar. Yakup Kadri, Ahmet Haşim Peyami Safa da Nazım Hikmet’e sert eleştiriler yöneltir. Hikmet için tehlike çanları çalmaya başlar.
Tarih 29 Mart 1938…
Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Kemal Tahir, Kerim Korcan, Abdülkadir Meriçboyu (A.Kadir) ve arkadaşları… ‘Orduyu ve donanmayı isyana teşvik’ suçuyla hapse atıldı. 1938’de, Nazım ve diğer sanıklar hakkında Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde ve aynı yıl Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi davaları açıldı. İki ayrı mahkemeden haksız ve hukuksuz bir biçimde 28 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Nazım, 37 yaşında orta yaşlı bir adam olarak girdiği hapisten 50 yaşında çıkacaktı.
Yıllar sonra, Nazım Hikmet’i hapse atmak için uydurulan gerekçelere rahmet okutacak iddianamelerle sivil ve askeri aydınlar Ergenekon ve benzeri tertiplerde yargılanmış, yıllarca hapislerde tutulmuşlardır.
O günlerde İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a, Kara Kuvvetleri’nde olduğu gibi Deniz Kuvvetleri’nde de Nazım Hikmet’in kitaplarının okunup okunmadığını sorar. Çakmak’ın talimatıyla Donanma’da soruşturma başlar. Harp Okulu Davası’nda olduğu gibi suç ‘kitap okumak’tır.
1938’de Silivri’de başladı
Hikmet Çiçek’in yazdığı kitap yüzyıl sonra da hatırlanacak. Neden mi?
Kitaptan okuyalım:
“… Donanma’da okumaya meraklı gedikli ve erlerden bir suç örgütü yaratıldı ve ‘askeri isyana teşvik’ suçu üretildi. Donanma’nın ana gemisi Yavuz’da yapılan aramalarda makine eri Haydar Korcan’da ‘sakıncalı kitaplar’ bulunmuştu. Haydar Korcan bu kitapları okumak için kardeşi Abdülkerim Korcan’ın saatçi dükkanından aldığını söyleyince, dükkan aranmış, Nazım’ın kitapları ‘ele geçmişti’. 25 Nisan 1938’de Hikmet Kıvılcımlı beş gün sonra Abdülkerim Korcan gözaltına alındı.”
Donanma Askeri Mahkemesi’ndeki yargılama 10 Ağustos 1938 günü Erkin gemisinde başladı.
Yargılamanın nerede başlayıp nerede biteceği belli değildi. Çünkü…
Gemi ikide bir yer değiştiriyordu. Nitekim bir süre sonra Adalar önünden Silivri açıklarına gidildi. Unutmayın: Ergenekon davası sanıkları Silivri’de özel yaptırılan bir duruşma salonunda yargılandı. Nazım Hikmet belki de dünyada örneği olmayan bir duruşma salonunda yargılandı. Bu özel duruşma salonu Silivri açıklarına demirlemiş Erkin gemisindeydi.
Ve “yalancı/gizli tanıklar”la bir dava…
1938’den 2007’ye, 2007’den
bugüne!
Silivri hep aynı!
Hoşçakal Hikmet yoldaş...