ACAYİP YAZILAR
Hafta 7 gün, 8 dünya lideri abimiz ülkelere çağrı yapıyor, “Kapımız herkese açın, gelin yatırım yapın” diyor.
Valla pek gelen yok, giden var ama.
Çünkü dünya lideri abimizin gözden kaçırdığı bir şey var.
Parası olan gelecek gelmesine. Türkiye’de daha girdiği gün “Ne kadar yatırım yapacaksın dayı?” diye soruluyormuş.
Artık miktara göre yüzde 10 mu dersin yüzde 15 mi bilemiyorum, bir şey bırakmaları söyleniyormuş.
Dedikodu tabii, ama elin ağzı torba değil ki büzesin.
Sonracığıma efendim dünya lideri abimiz demokrasiyi ve hukuku pek takmıyor ya, yatırım yapmaya gelenler bu iki kavrama nedense biraz duyarlılar.
“Sizde hukuk yok, yargıya güvenilmiyor galiba” diyorlar.
“Hukuktan sana ne kardeşim, bizim kapı açık, gel işte garantisi benim.”
Öyle olmuyor dünya lideri abicim, adamlar “tam palazlanırken pat diye üzerimize çökülmeyeceği ne malum, örnekler ortada” deyiveriyorlar.
Yani işin zor be dünya lideri abim, öyle bizdeki gibi her lafa inanan insanlar değil bu yabancılar.
Bence sen abicim, yabancıyı çağırmak yerine zenginleştirdiklerinin üzerine yürümeye devam et buradan gelecek para inan yabancıdan gelecek paranın kat kat üstünde.
Bizi mi soruyorsun, biz fakirleşmekten memnunuz baksana hala “yürü be dünya lideri” diyen yüzde 30 var bu ülkede.
KOMİK
Hazmedemiyor değil gülüyoruz
Hemen her gün “Türkiye hukuk devletidir, iktidarımız hukuka sonuna kadar bağlıdır” diyen bir adalet bakanımız var.
Espri yapıyor diyerek geçiştiriyoruz bu lafları.
Ama bu adalet bakanı şimdi kalkıp “ben hukuk devleti dedikçe birileri bundan rahatsız oluyor. Neden rahatsız oluyorlar? Çünkü hukuk devletinden rahatsız olduklarını görüyoruz” demez mi?
Yetinmemiş bir de örnekler vermiş.
Demiş ki “hukuk devletinden anladığımız 15 Temmuz darbecilerinden, yolsuzluktan hırsızlıktan da hesap soran yargı, hazmedilemeyen bu.”
Ah be güzel bakanım, “hukuksuzluk var” diyenler sizin sözlerinizden memnuniyetsiz olmuyor sadece gülüyor.
Bunu anlamak çok mu zor?
UYARI
Kıbrıs’ta “tersten çakma” olabilir
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bugün seçim var.
Saray iktidarı bütün gücüyle mevcut Başkan Ersin Tatar’ı destekliyor, diğer aday Tufan Erhürman’ı ise “federasyon istediği için Kıbrıs’ı satmakla” suçluyor.
Buna karşı ben seçime kuşkuyla bakıyorum.
Sarayın Tatar’ı açıktan desteklediği görünen bir gerçek ama gerçeğin ardında Erhürman’ın kazanmasının tercih edilebileceği yönünde bir izlenim edindim.
Kıbrıs’ta taviz verilmesi için “ne yapalım halk böyle karar verdi” bahanesi yaratılabilir.
ÇOK GÜLDÜM
Askeri hastaneye sevk
Bu hafta Yıldırım Tuna askeri hastaneler üzerine bir fıkra göndermiş;
Çatışmada yaralanan yüzbaşı devlet hastanesinde ameliyatı sonrası yoğun bakıma alınmış, bölümdeki doktor kızın ona gösterdiği yoğun ilgi ve nazik tavrı onu etkileyince ona birden âşık olmuş, normal odasına geçip onu bir süre de göremeyince bütün cesaretini toplayıp kendisine “Merhaba, ben yoğun bakımdaki hastanız. Sizi suçluyorum doktor hanım. Evet suçluyorum. Ameliyatımı siz yaptınız ve şimdi inanın kalbimi hissetmiyorum ve çalındığı hissine kapılıyorum.” diye bir mektup yazıp göndermiş.
Yüzbaşımız heyecanla cevap beklerken bu yıldırım aşkı algılayamayan doktor kızımızdan hemen bir cevap gelmiş.
“Neden böyle bir duyguya kapıldığınızı heyet olarak anlamadık. Sol kalçanıza giren bir kurşunun kalbinize doğru böyle bir his yaratıp yaratmayacağı uzmanlığımızın dışında olması nedeni ile; bu tip yaralanmalar konusunda yeterli olduğunu bildiğimiz askeri hastaneye acilen sevkiniz yapılacaktır.”
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Açık olan sadece kapı mı?
Gazeteci Erdem Beliğ Zaman’ın bu pazar için gönderdiği iğnelemeleri sunuyorum;
İYİ Parti ve Zafer Partisi seçim ittifakı için anlaşmış. Bu konuda açıklama yapan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Biz zaten hiç ayrılmadık”dedi… Öyle tabii… Sizin ayrıldığınızı kim iddia etti ki; seçimlere ayrı girince seçmen öyle zannettiydi…
****
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemen her şeyin vergiye tâbi olduğu yönetimindeki yeni Türkiye için, “Her yatırımcıya kapımız açıktır…” dedi… Açık olan sadece kapı mı? Çatı açık, pencere açık, bütçe açık… Vaziyetin vahameti mi; o apaçık!