MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Son günlerde avukatlar çok gündemde.
Rezan Epözdemir’le başladı gözaltı dalgası.
Sonra AKP’nin ünlü avukatları gözaltına alınmaya başladı.
Bu avukatların yargı mensupları ile sıkı fıkı oldukları ve davaları istedikleri gibi yönlendirdikleri ileri sürülüyor.
Orası elbette yargının işi ama kamuoyuna yansıyan lüks ve şatafat çok şaşırtıcı.
Çok pahalı ofisler, 20-30 milyonluk lüks arabalar, şahane villalar, her biri yüzbinlerce Dolar tutan pırlanta yüzükler, bilezikler.
Bu avukatların ünlü gazetecilerle de aşna fişne içinde oldukları görülüyor bazı fotoğraflarda.
İyi de bu avukatlar bu kadar parayı nasıl kazanıyor.
Nasıl davalar var ki sadece avukata düşen pay bile bu kadar zenginlik yaratıyor.
Türkiye’nin çivisi çıktı.
Her taraf dökülüyor, müthiş bir çürüme içindeyiz.
Yandaş gazeteciler de tuhaf bir panik içinde “Herkes eteğindeki taşı dökerse taş üzerinde taş kalmaz” türü paylaşımlar yapılıyor.
AKP çöküyor ama bu çöküş sırasında ne tür pislikler olduğunu da görebiliyoruz.
Sonu hayırlı olsun.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Elçi değil sanki bölge valisi
ABD Büyükelçisi Tom Barrack acayip işler yapıyor.
Birgün çıkıyor Fener patriğinin ekümenik olduğunu söylüyor.
Bir başka gün “Siz Osmanlı dönemine dönün” gibi laflar ediyor.
Bir gün PYD’nin PKK’nın devamı olduğunu söylüyor diğer gün Kürtlerin devlet kurma hakkı olduğunu ima ediyor.
Türk kahveli, tespihli fotoğraflar çektiriyor karşısına boş fincan koyup “Onu (kimi belli değil) gönderdim” diyor adeta.
Adam Amerikan büyükelçisi değil de sanki Amerika’nın eyalet valisi gibi davranıyor.
İşin tuhafı bütün bu garipliklere bizim Dışişleri bakanından tek kelime bil laf yok.
Adam Amerikalı olunca bir şey diyemiyorlar mı acaba?
GÜNÜN SÖZÜ
Gün “Güç bende HE-MAN” deme günü...
Ben de günümüze uygun, rahmetli babamın “B.k b.ku nerede bulur: Kenefte (WC’de)” lafını
hatırlıyorum... Ahmet ÜSTÜN
BUNU YAZMAK GEREK
PKK anmasına neden kızıyorsunuz
Geçtiğimiz 15 Temmuz PKK’nın 1984 yılında yaptığı ilk eylemin yıldönümüydü.
PKK adını ilk kez eylemle duyurmuştu.
Yüzlerce militan gece vakti Eruh ilçesini basmış karakollara saldırmış, iki kişiyi şehit etmiş çok sayıda kişiyi de yaralamıştı.
O gece yüzlerce ev ve resmi bina da açılan yaylım ateşiyle delik deşik edilmişti.
Böylelikle PKK terör örgütü hayatımıza girmiş ve peşi sıra yerleşim yerlerine yapılan benzer saldırılarda çok sayıda şehit verilmişti.
İşte o günün yıldönümünde Eruh’ta kutlamalar yapılmış, havai fişekler atılmış.
Kimi AKP’liler, MHP’liler buna çok öfkelenmişler “Bu neyin kutlaması?” diye soruyorlar.
Neyin olacak kendi açılarından kazandıkları zaferi kutluyorlar.
Öyle olmasa o günden 40 yıl sonra AKP-MHP iktidarı teröristlerle anlaşmak için İmralı’nın ayağına kadar gider miydi?
ÇOK GÜLDÜM
Günümüze uygun bir kaptan fıkrası
İktidar kanadı ha bire CHP’ye vururken kendi içindeki pislikler de ortaya dökülmeye başlandı.
Yıldırım Tuna’nın gönderdiği bir kaptan fıkrasını son günlerdeki gelişmelere uyarlayabiliriz, ne dersiniz?
Korsan gemisinin ana direğinin içindeki sepette oturan gözcü “Pruvada bir ticaret gemisi” diye bağırınca kaptan hemen dürbününü kapmış, karşı gemiyi inceledikten sonra miçoya “Bana kırmızı ceketimi getirin!” diye emir vermiş..
“Neden kırmızı ceket istediniz efendim?” diye merakla sormuş miço.
“Savaşlarda kırmızı ceket giyerim” demiş kaptan, “Böylece çarpışma sırasında yaralanırsam adamlarım akan kanımı görüp morallerini bozamazlar..”
Savaştan zaferle çıkılmış, ganimetler paylaşılmış, ertesi gün gözcü bu sefer “Sancak tarafında kraliyet donanması” diye bağırmış, hemen dürbününü kapan kaptan gemileri tek tek incelemiş, “Miço!” diye bağırmış, “Bana kahverengi pantolonumu getirin!”