ANALİZ
İstanbul dün çok şiddetli sarsıldı.
Öğle saatlerinde olması ve birkaç metruk bina dışında bir hasar oluşmaması en büyük tesellimiz.
Ama sanki ilahi bir güç haber verdi dün.
“Çok konuşuyorsunuz ama hiçbir şey yapmıyorsunuz hala” dedi bu ilahi güç.
Daha bir gün önce iktidar tarafından hapiste tutulan Ekrem İmamoğlu Silivri cezaevinden çığlık çığlığa uyarılmıştı “Kanal İstanbul’u yine yapmaya kalkıyorlar. Bu İstanbul’a ihanettir” demiş ayrıntılı yazısında depreme de dikkat çekmişti.
İşte gördünüz deprem bile İmamoğlu’na hak verdi bir anlamda.
“Kanal İstanbul saçmalığından vazgeçin, bu bölgenin altı canlı faylarla dolu, şimdi sizi sallıyorum biraz ama siz beni sakın sallamamaya kalkmayın” dedi sanki.
Bu deprem özellikle Kanal İstanbul konusunda çok büyük bir uyarıdır.
İktidar bölgeyi çoktan sattığı, müteahhitler paraların büyük bölümünü aldıkları için gözlerini karartmış biçimde tam gaz Kanal İstanbul’un yapılması için kolları sıvamış durumdalar.
Oysa bu uyarıya kulak verilmeli, öncelikle bu saçma sapan kanal hayalinden vazgeçilmeli, İstanbul’un riskli binaları derhal yıkılarak yenileri yapılmalı.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Sanki deprem tatbikatı gibiydi
İstanbul’u şiddetli biçimde sarsan deprem gündüz saatlerinde yaşanınca adeta “deprem tatbikatı” yapmış gibi olduk.
Hasarsız şiddetli depremden sonra çıkarmamız gereken dersler olduğunu yazmalıyım.
Öncelikle haberleşme sistemi kısa süreli de olsa bir anda çöktü. Yüzbinlerce kişi telefonla birbirine ulaşamadı.
İnternet üzerinden haberleşme ise daha seriydi. Deprem gündüz saatinde yaşanınca çok sayıda kişi panik halinde evine ulaşmak için trafiğe çıktı bu da birkaç saat süren trafik keşmekeşine yol açtı.
Bence en önemli ders şu; Marmara’da bir gün mutlaka büyük deprem olacak. Ne kadar konuşsak da kentin depreme dayanıklılık konusunu çözemiyoruz. Bu canlı ve gerçek deprem tatbikatıyla en azından konunun bu kez daha ciddi biçimde ortaya serileceğinin habercisi oldu.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Bu cüreti nereden buluyor bunlar?
Ortada “Abdülhamit’in torunu olduğunu” söyleyen biri geziyor.
Kayıhan Osmanoğlu adındaki bu kişi hayli zamandır “Dedem Abdülhamit” diyerek AKP kanallarında boy gösteriyor.
Son çıktığı kanalda liselileri tehdit etmiş.
Demiş ki; “Bir iki gün önce liseli gençler, cahil gençler devletimize karşı ayaklanmışlar. Tabi onların gücü yetmez. Devletimizin yanında olmaya devam Elhamdülillah. Biz yaşadığımız sürece bu tür kör zihniyetin karşısında olacağız. Osmanlı torunu öldü mü zannediyorsunuz? Bir genç sıralamış... 1- Belediye başkanı serbest bırakılsın, 2- bir şey... Hayırdır siz kimsiniz?”
Bunlar bu cüreti nereden buluyorlar.
Küçücük bir eleştiri karşısında sabahın köründe insanları gözaltına aldıran savcılar bu hadsiz tehditlere neden hiç seslerini çıkaramıyorlar?
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Vatandaş buluyor iktidar bulamıyor
Pahalılık dur durak dinlemeden sürüyor.
İktidar ise “enflasyonu düşüreceğiz” nutukları atmaktan öte bir şey yapamıyor.
Piyasa başıboş, dolu dizgin gidiyor.
İnsanları hapse atmaktan başka icraat yapamayan iktidar ise kontrolü tamamen yitirmiş durumda.
Yazılarıyla zaman zaman bu köşeye de konuk olan Ali Özdemir bir vatandaş olarak bilinen marketleri gezmiş ve aynı gün bu marketlerde satılan soğan fiyatlarındaki farkı ortaya çıkarmış.
İşte 22 Nisan 2025 tarihi itibariyle çok şubeli bazı marketlerdeki kuru soğan fiyatları şöyleydi;
GETİR: 22,99 TL
A101: 20,50 TL
ONUR MARKET: 19,99 TL
MİGROS: 19,95 TL
BİM: 18,50 TL
ŞOK: 17,90 TL
CARREFOURSA: 16,90 TL
FİLE: 16,90 TL
KOOPERATİF: 15,90 TL
GİMSA: 13,90 TL
SEMT PAZARI: 10 TL
İktidar denetleyemiyor ama vatandaş buluyor işte.
BUNU YAZMAK GEREK
Kıbrıs skandalı unutturulmamalı
Özgür Özel’in meclis konuşmasıyla pek çok gazetecinin bildiği ama dile getirmekten çekindiği içinde iktidar mensuplarının da adı geçen Kıbrıs skandalı son dönemin en önemli olaylarından biridir.
İktidar çok büyük bir yolsuzluk olayının tam ortasında yakalanmıştır.
Gazeteciler elbette üstlerine düşen görevi yerine getirerek “fikri takip” yapacaklardır ama önemli olan başta CHP olmak üzere tüm muhalefetin bu olayın üzerine gitmesi gerekir.
İktidar çeşitli bahanelerle ve yıpratmalarla bu olayı unutturmak isteyecektir.
Muhalefet unutulmamasını ve mutlaka hesap sorulmasını sağlamalıdır.