ANALİZ
İsrail yine yaptı yapacağını ve sembolik olarak Gazze’ye yardım götürmek üzere yola çıkan 18 metrelik yelkenli bir tekneyi içindeki 12 gönüllü ile alıkoydu.
Dünyanın tepkisi büyük.
Ama sözel anlamda bu tepki.
Başta Müslüman ülkeler olmak üzere harekete geçen tek ülke yok.
Hepsi “sert açıklamalarla” güya tepki koyuyorlar.
Bu sert tepkiler kervanına elbette AKP iktidarı da katıldı.
Dışişleri bakanlığı açıklamasında “gemiye uluslararası sularda seyrettiği esnada İsrail güçlerince müdahalede bulunulması, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir. Netanyahu hükümetinin, seyrüsefer serbestisini ve deniz güvenliğini de tehdit eden bu menfur saldırısı, İsrail’in bir terör devleti olduğunu bir kez daha ispatlamıştır” denildi.
İktidarın “hukuktan” söz etmesi insanı ister istemez güldürüyor.
Türkiye’de hukuk neredeyse tümüyle ortadan kaldırılmışken İsrail’e “hukuksuzluk yapma” diye parmak sallamak komedi gibi bir şey.
Tabii 18 metrelik yelkenlide iki de Türk var.
Dışişleri Türkler için “her türlü konsüler desteğin sağlandığını” açıklamış.
Konsüler “üst düzey yönetici” anlamında kullanıyor diplomaside.
Dışişleri yetkililerinin nedene bu kez “monşerlik” yapacağı tutmuş.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Ödesenize şu maaşları kardeşim
Muhalefet kanalı gibi başlayan ama rotayı Erdoğan iktidarına çeviren KRT isimle televizyon kanalı son günlerde 24 saat boyunca “tekrar” yayınlar yapıyor.
Çünkü kanalda çalışanlar 3 aydır maaşlarını alamadıkları için işi durdurdular.
Kanalın sahibi Fırat Bozfırat rejiyi, ana kumandayı, teknik servisi ve montaj setlerini kilitleyip çıktı gitti.
Kanalda çalışanlar bina içinde gece gündüz haklarının verilmesini bekliyor.
Böyle şey olur mu?
Bazı sol partiler dışında siyasetçiler de durumla hiç ilgilenmiyor.
CHP ortada yok, AKP umursamıyor, diğer partiler de ilgisiz.
Hiç kimsenin medyayı ve çalışanlarını bu hale düşürmeye hakkı yoktur olamaz da.
Üç ay boyunca maaş ödememek şirketin iflası demektir, o zaman devlet de buna göre davranmalı, şirkete yasal yaptırımları uygulayarak çalışanların haklarını vermelidir.
Aklına esen televizyon açınca işte böyle oluyor, onlarca medya emekçisinin hayatı kararıyor.
KOMİK
Yahu adam “kaç para?” diyor
Sabah haberlere bakarken bir haber ilgimi çekti.
Kayseri teşkilatı AKP kongresi için bir tren kiralamış 400 kişi Ankara’ya bu trenle götürülmüş.
CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat da “Özel tren seferi ile AK Parti kongresine partili taşınıyor, özel seferin bilet fiyatları ne kadar?” diye sormuş.
TCDD yönetimi de Polat’a yazılı olarak şu cevabı göndermiş;
“Özel trenin fiyatları tren bazında belirlenmekte olup ayrıca yolcu başına bir hesaplama yapılmamaktadır. Özel tren AK Parti Kayseri İl Başkanlığı tarafından talep edilmiştir. Bu trende suç unsuru olabilecek bir tespit ya da şikâyet söz konusu olmadığından herhangi bir soruşturma da açılmamıştır.”
Kafaya bakar mısınız?
CHP’li milletvekili yolsuzluktan söz etmiyor ki “Treni kaça kiraladınız, fiyatı neye göre belirlediniz?” diyor.
Bu kadar mı zor fiyatı söylemek.
Belli ki o tren bedava taşımış AKP’lileri, telaşları bundandır herhalde.
SOSYAL MEDYA
Gazze’ye sembolik yardım götüren Madleen teknesine “yolun açık olsun” diyenler, İsrail’e mal taşıyan onlarca gemi limanlardan ayrılırken de “yolun açık olsun” diyor mu?
ÇOK GÜLDÜM
Haydi bir radar fıkrası daha
Gündemde radar var ya, Yıldırım Tuna durur mu bir radar fıkrası daha göndermiş;
Sarışın kız müthiş süratli araba kullanırken radara girmiş, ileride onu durduran ekipteki polisi etkileyip ceza yememek için “Aa?” demiş, “Ne kadar da Tarık Akan’a benziyorsunuz?”
Polis “Teşekkür ederim” demiş bir yandan da ceza makbuzunu doldururken ve sormuş “Sinemayla yakından ilgilisiniz anlaşılan?”
Sarışın kıkırdayarak “Evet” demiş.
“O zaman çok şanslı sayılırsınız” diye cevap vermiş polis makbuza son imzasını atarken, “Siz de göreceksiniz, biraz sonra çıkacağınız suçüstü mahkemesinin hâkimi aynen ama aynen Hulusi Kentmen!”