Yıl 1922...

Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanmış, Anadolu düşmandan temizlenmiş, zaferle sonuçlanan savaşa komutanlık yapan Gazi Meclis, ne yazık ki hilafetçiler ve milli egemenlikçiler olarak ikiye bölünmüştü.

6 Aralık 1922’de Hakimiyeti Milliye, Yenigün ve Öğüt gazetelerine “Halk Fırkası” isimli bir parti kuracaklarını duyuran Mustafa Kemal, partiyi şöyle anlatmıştı:

“Halk Fırkası, bütün milletin refah saadetini temine yönelik olacaktır. Ortaya koyacağımız şey müspet millet programıdır. Tam istiklalle, kayıtsız şartsız millet hakimiyeti, Halk Fırkası’nın programının iki esas maddesini oluşturmaktadır.”

***

Yıl 1923...

Yapılan seçimleri Mustafa Kemal liderliğindeki Milli Egemenlik taraftarları kazandı. Ankara’da toplanan 113 milletvekili ağustos ayı boyunca toplantılar yaparak parti tüzüğünü hazırladı. 9 Eylül 1923 günü yapılan genel bir toplantıda Halk Fırkası Nizamnamesi kabul edildi. Halk Fırkası’nın temellerinin milli mücadelede atıldığını vurgulamak isteyen Mustafa Kemal ve arkadaşları, 4-11 Eylül 1919’da yapılan Sivas Kongresi’ni partinin ilk kurultayı kabul ettiğinden, partinin kuruluşunu da Sivas Kongresi’nin dördüncü, İzmir’in kurtuluşunun birinci yıldönümüne denk getirdiler.

11 Eylül 1923 tarihinde yapılan Halk Fırkası toplantısında, genel başkanlık ve yönetim kurulu seçimleri yapıldı. Halk Fırkası Reisliğine TBMM Başkanı Mustafa Kemal seçildi. Partinin kuruluş dilekçesi, 23 Ekim 1923 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na Mustafa Kemal imzasıyla sunuldu.

6 gün sonra Cumhuriyet ilan edildi.

Cumhuriyeti kuran partinin adı 1935’teki Dördüncü Kurultayda Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi.

***

Yıl 2025...

Aradan tam 102 yıl geçti.

Mustafa Kemal’in kuruluş dilekçesini bizzat imzaladığı partinin İstanbul il yönetimi, bir asliye hukuk mahkemesi tarafından görevden alındı. Mahkeme bir de kayyum heyeti atadı.

Kayyum, 8 Eylül 2025 günü CHP İstanbul İl Başkanlığı’na gideceğini açıkladı.

Kayyumu atayan devlet, CHP’lilerin il binasına sahip çıkacaklarını, kayyumu parti binasına sokmayacaklarını düşünerek, 7 Eylül gecesi binlerce polisle (Bazı CHP’lilere göre 5 bin polisle) CHP İstanbul İl Başkanlığı binasını kuşattı.

Kayyum, 8 Eylül günü binlerce polisle birlikte İl Başkanlığına geldi.

Polis, milletvekilleri de dahil bütün partilileri orantısız güç kullanarak dağıttı, parti binasına zorla girdi ve kayyumu parti il binasına soktu.

Ortaya çıkan 7-8 Eylül Vakası fotoğrafı, 12 Eylül Askeri Darbesi de dahil, demokrasinin askıya alındığı dönemlerde dahi görülmemiş bir fotoğraftı.

Demokrasi açısından bakıldığında tam bir rezaletti.

***

Bugün 9 Eylül 2025...

Düşmanın İzmir’den denize döküldüğü, Anadolu’nun düşmandan temizlendiği günün 103’üncü yıldönümü...

Aynı zamanda CHP’nin kuruluşunun 102’nci yıldönümü...

50 gün sonra da Cumhuriyet’in da 102’nci kuruluş yıldönümünü kutlayacağız.

102 yıldır her türlü zorlukla karşılaşan ve başa çıkan CHP’nin bütün bunları atlatacağından ve Cumhuriyeti kuran parti olarak yoluna devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

İki gündür CHP’ye yaşatılanların savaş koşullarında kurulmuş bir partiyi yolundan alamayacağı, yok edemeyeceği de kesin.

Ancak kesin olan bir şey daha var:

İkinci yüzyılında tam demokrasiyle taçlanacağını hayal ettiğimiz Cumhuriyet’in (demokrasi ve hukuk devleti de dahil) bütün temel nitelikleri, İstanbul’daki “7-8 Eylül Vakası”yla birlikte tarihinin en büyük darbelerinden birini yedi.

Üstelik bu darbe, darbeyi vuranlara çok yakıştı.

Hem bu koşulları yaratan AK Parti iktidarına…

Hem Kayyuma...