Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda en beğendiğim açıklaması ne oldu biliyor musunuz?

Arz edeyim:

“Uluslararası piyasalardan doğal gaz almak bakkaldan gazoz almaya benzemez...” açıklaması...

Erdoğan bu cümleyi dünkü Enerji Zirvesinde de kurdu.

Çok doğru bir tespit. Uluslararası piyasalardan doğal gaz almak gerçekten de öyle bakkaldan gazoz almaya benzemez.

***

Peki Erdoğan ve bürokrat ekibi, doğal gaz alma işini bakkaldan gazoz almaktan farklı bir yöntemle mi yapıyor?

Mesela ABD’den 20 yıllığına LNG alıp 43 milyar dolar ödemek, hangi stratejik akılla açıklanabilir?

Yanıtı yine ben vereyim: Stratejik akılla izah etmek zor. Ancak “enerji satrancında köşeye sıkışmakla” açıklanabilir.

Şöyle ki, ABD Başkanı Donald Trump Erdoğan’la görüşmesinde Türkiye’nin Rusya’dan petrol ve doğalgaz ithal etmesi konusunda Türkiye’yi öyle bir köşeye sıkıştırdı ki Türkiye ABD’den 43 milyar dolarlık sıvılaştırılmış doğal gaz almak zorunda kaldı. Boeing ve Lockheed Martin’e ödenecek 50 milyar dolarlık uçak faturasının üzerine bir de 43 milyar dolarlık doğalgaz faturası eklendi.

***

Türkiye’yi 43 milyar dolarlık LNG faturasına nasıl mecbur kaldı bakalım.

Malumunuz, Trump Erdoğan’la yaptığı görüşmede herkesin önünde şu cümleyi kurdu:

“Yapabileceği en iyi şey Rusya’dan doğal gaz ve petrol almayı bırakmak olur.”

Hepimiz neyi kastettiğini merak ederken bir meslektaşımız Beyaz Saray’daki sohbette Trump’a doğrudan sordu:

“Türkiye Cumhurbaşkanı Rusya’dan petrol/doğal gaz ithalatını durdurmayı kabul etti mi?”

Trump, bu soruya şu yanıtı verdi:

“Bunu söylemek istemem, fakat söyleyecek olursam, o bunu yapar. Bence o bu işi (Rusya’dan petrol ithalatını) durdurabilir. Neden mi? Biliyorsunuz... Çünkü birçok başkasından satın alabilir. Rusya’dan petrol alımını durdurmak Macaristan ve Slovakya gibi ülkeler için çok daha zor olur. Türkiye, Hindistan ve Çin ile birlikte Rusya’nın en büyük petrol ve gaz müşterileri arasında yer almaktadır. Veriler, bu yıl Rusya’dan Türkiye’ye ve ardından Avrupa’ya ihraç edilen gaz miktarının yüzde 26’dan fazla arttığını göstermektedir.”

***

Ben bu açıklamalardan şunu anladım:

Trump, Türkiye’nin Rusya’yla bütün petrol ve doğal gaz ticaretini inceletmiş. Çin ve Hindistan’la Türkiye’nin yaptığı ithalatın Rusya için ambargoya karşı hayat öpücüğüne dönüştüğünü öğrenmiş.

Öyle anlaşılıyor ki Trump, Erdoğan’a “Rusya’yla petrol ve doğal gaz ticaretini kes” dememiş.

Ancak diplomatik bir dille şöyle demiş:

“Kaynak çeşitliliği yaratın. Hepsini Rusya’dan almayın.”

Tabi ki kaynak çeşitliliği derken kendi şirketlerinin Kıbrıs açıkları başta olmak üzere değişik bölgelerde ürettiği doğal gazı kastetmiş.

Hal böyle olunca da Türkiye 20 yıl boyunca 43 milyar dolarlık Amerikan LNG’si almayı kabul etmek zorunda kalmış.

***

Peki Erdoğan’ın LNG alımı konusunda ABD’ye hayır deme şansı var mıydı?

Öyle anlaşılıyordu ki ABD’den almayı kabul etmeyip “hayır” deseydi, ciddi sıkıntılara maruz kalacaktık.

Trump, henüz dememiş ama her an “Rusya’dan petrol ve doğal gaz almayın” diyebilirmiş. Alın size ikinci CAATSA yaptırımı konusu. Bir S 400 aldık diye başımıza gelmeyen kalmadı, bir de petrol ve doğal gaz yüzünden yaptırım olsaydı vay halimize.

Bu arada ABD’nin dediğini yapıp Rusya’dan ithalat kesilirse, Türkiye’ye Rusya penceresinden milyarlarca dolarlık maliyeti var.

Türkiye’nin anlaşmalarındaki “al ya da öde” maddesinin yıllık maliyeti 6-8 milyar dolar arasında değişiyor. Beş yıl almasak, almadığımız doğal gaza 30-40 milyar dolar fatura ödemek zorunda kalabilirdik.

***

Gördüğünüz gibi, bu işler gerçekten de bakkaldan gazoz almaya benzemiyor.

Hem Rusya’dan ithalatı sürdüreceksin hem ABD’nin öfkesini yatıştıracaksın.

Petrol ve doğal gaz piyasası satranç tahtası gibi. On hamle sonrasını görmek gerekiyor ve öyle anlaşılıyor ki bizimkiler Trump’ın hamlelerine pek hazırlıksız yakalanmış.

Rusya’ya milyarlarca dolarlık al ya da öde faturası ödemektense 20 yılda 43 milyar dolarlık ABD LNG’si almak zorunda kalmışız.

ABD LNG’si de faturası da vatana millete hayırlı olsun!