CHP’den AK Parti’ye geçen Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz’ın Gaziantep İl Başkanlığı’nda AK Partililere seslenişini dinliyorum.
“Bu saatten sonra bu davanın sizler gibi bir neferi, bir ortağıyız” diye haykırıyor.
“Vay arkadaş” dedim kendi kendime.
Babası Ahmet Yılmaz’ı düşündüm. Hukukçu, savcılık ve serbest avukatlık yapmış, 1989 yılında SHP’nin birinci çıktığı yerel yönetimler seçimlerinde Şehitkamil’in ilk belediye başkanı olmuştu. Bir dönem CHP il başkanlığı da yapan Ahmet Yılmaz, çocuklarının adını Özgür ve Umut koyacak kadar solcu bir isim.
Yıllarca sosyal demokrat camia içinde bulunmuş, aileden CHP’li bir isim Umut Yılmaz. Nasıl bu kadar hızlı değişebilir ki bir insan?
Nasıl “Halkın Adamı” olmaktan “Reis’in neferi” mertebesine ulaşır?
Sonra öğrendim ki Umut Yılmaz, babası Ahmet Yılmaz’ın ismini ve SHP/CHP jargonunu iyi kullansa da babasından farklı bir siyasi çizgiye sahipmiş.
Kendisini AK Parti’ye transfer etmek isteyen ekip de bütün zaaflarını öğrenmiş, o zaafları kendisine karşı zamana yayarak kullanmış ve AK Parti’ye geçmeye ikna etme konusunda da çok da zorlanmamış.
***
Son günlerde farkında mısınız ne kadar çok CHP’li başkanla ilgili “AK Parti’ye geçecek” dedikodusu çıktı. Muğla, Balıkesir, Bursa, Sinop ve diğerleri...
Belediye başkanları reddetse de 26 yıllık CHP’li siyasetçi Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu geçince ve bir gün içinde AK Partili gibi davranınca insanların içine bir kurt düşüyor.
Ben şunu merak ettim: CHP’li başkanlar iddiaları yalanladı ama acaba AK Partililer bu başkanlara kanca attı mı?
Öğrendim ki adı çıkan başkanlardan bazılarına atılmış.
Üstelik hep benzer bir kalıpla hareket edilmiş.
***
O kalıbı çözmeye çalışırken şunu öğrendim:
AK Parti’de “Belediye Başkanı transferleri” konusunda önemli bir görev gücü oluşturulmuş. Bu ekip, son derece disiplinli, düzenli ve organize çalışıyormuş.
Transfer teklif edilecek belediye başkanları konusunda kıstaslar dahi benimsenmiş. İşte o kıstaslardan bazıları:
- Mensubu olduğu parti içindeki gruplaşmalarda nerede duruyor?
- Partisine ideolojik olarak mı bağlı yoksa oradan girersem kazanırım diyerek mi aday olmuş?
- Haklarında aktif soruşturma/lar var mı?
- Özel yaşamına dair açıkları var mı?
- Zaafları var mı?
- Belediye Meclisi’nde desteği zayıf mı?
***
Yine öğrendiğim kadarıyla bugüne kadar AK Parti’ye geçen bütün isimler için aynı yol izlenmiş.
Peki hangi kanaldan ilerleneceği belirlendikten sonra nasıl harekete geçiliyor?
Aydın örneğine bakılırsa, önemli bir ilin ya da ilçenin başkanı transfer edilecekse olay AK Parti teşkilatlarından dahi gizli tutuluyor.
Örneğin Aydın’da Mustafa Savaş, Gaziantep’te Fatma Şahin devre dışı bırakılmış. Zira Savaş’ın Çerçioğlu’na, Şahin’in de Yılmaz’a karşı çıkacağı düşünülmüş.
Süreç çok az sayıda insanla yürütülüyor. Transfer edilecek başkanın uyduğu kıstaslara göre teklifler belirleniyor. Yereldeki saygın isimler kullanılarak başkanın nabzı yoklanıyor. Teklifte ciddi olunduğunu göstermek için MKYK üyesi bir isim devreye giriyor. Ondan onay gelirse MYK’dan bir isim devreye giriyor.
MYK’dan hangi ismin devreye girdiğini çok soruşturdum. Aklıma AK Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı geliyordu ama bambaşka bir isimle karşılaştım: Hayati Yazıcı.
Transfer sürecinde son onay Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan geldiğinden, süreçte köprü görevini genellikle Hayati Yazıcı üstleniyormuş.
***
AK Parti 31 Mart 2024 günü yapılan yerel seçimlerden bu yana 56 başkan transfer etti. Bunlardan 24’ü Yeniden Refah Partisi’nden. 14 Bağımsız belediye başkanıyla birlikte 7 CHP’li, 7 İYİ Partili, bir Saadet Partili, bir DEVA Partili ve bir DEM Partili başkan AK Parti’ye katıldı.
Sayının yüksekliği görev gücünün işini iyi yaptığını göstermiyor mu?
Ne dersiniz?
Siyasi etik nerede kaldı?
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, AK Parti’ye geçtikten sonra 2786 kişi Aydın CHP’den istifa etmiş. CHP Genel Merkezi de üşenmeyip o 2786 kişiyi tek tek aramış.
Sadece 13 kişi “Özlem Hanım’ı destekliyorum, O gittiği için istifa ettim” görüşünü dile getirdi. Diğerleri ise baskı gördüklerini dile getirdi. En çok gelen gerekçe de “belediyede çalışan yakınımın işten çıkarılacağını söylediler” oldu.
İnsan “siyasi etik, ilke bunun neresinde” demeden edemiyor.