NEFES Yazarı Nuray Babacan dünkü yazısında AK Parti’nin 2028’den önce bir Anayasa Değişikliği yapmak istediğini, bunun için de harıl harıl çalıştığını yazmıştı.

Yazıda “sivil anayasa” hazırlamak istediklerine dikkat çeken Sevgili Nuray, şimdiki Anayasa’da olmayıp o Anayasa’da olacak içerik hakkında konu başlıkları dışında pek bilgi vermemişti.

En çok merak edilen ilk dört maddenin değişip değişmeyeceği konusunda ise tam bir gizlilik söz konusu.

Belli ki çalışmaları yapanlar, işi sır gibi saklıyor.

Nuray Babacan’ın yazısında ismi geçen “Yargı ve seçimler” başlığından benim anladığım, AK Parti için en önemli detaylardan biri Cumhurbaşkanının kaç defa seçilebileceği ve kaç yıl görev yapabileceğine ilişkin madde.

***

Bugün bu yazıda içerikten çok bu işin ne kadar ne kadar hayal olduğunu irdelemek istiyorum. İsterseniz, somut olgulardan başlayalım:

1) Anayasa’nın 101. Maddesi’nde bir kişinin maksimum iki defa cumhurbaşkanı seçilebileceği açıkça yazıyor.

2) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2007’de kabul edilen Anayasa maddesi hiç değişmediği halde 2017’deki Anayasa değişikliğini gerekçe gösterip üç defa seçildi.

3) Mevcut Anayasa’ya göre Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için iki
yol var:

- Anayasa’nın ilgili maddesinin değiştirilmesi ve süre ve sayı sınırının kaldırılması.

- TBMM’nin “seçimlerin yenilenmesi” kararı alması.

4) Anayasa değişikliği için en az 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç var. Ancak 400’ün altında bir oyla yapılan bir Anayasa değişikliği halk oyuna sunulmak zorunda. Referandumsuz Anayasa değişikliği için 400 oy gerekiyor.

5) TBMM’nin “seçimlerin yenilenmesi” kararı alabilmesi için de en az 360 oy gerekiyor.

6) Cumhur İttifakı’nın şu anda Yeniden Refah Partisi’ni sayarsak 328, saymazsak 324 milletvekili var. Muhalefet sıralarında DEM ve DBP’yi sayarsak 253, saymazsak 194 milletvekili var. Bağımsız milletvekili sayısı ise 12.

7) Erdoğan, eski yol arkadaşlarının tamamını (Yeni Yol, Gelecek, DEVA, Saadet) ve bağımsızları ikna ederse 362 oyla istediği zaman seçimlerin yenilenmesi kararı aldırabilir. Ancak, bu sayı referandumsuz Anayasa değişikliği için yeterli olmaz. Ancak eski yol arkadaşlarıyla Yeniden Refah’ın desteği olmazsa 324’le seçimlerin yenilenmesi kararı dahi aldıramaz.

8) Bu çerçevede en kritik parti olarak 58 sandalyeye sahip olan DEM Parti ve Demokratik Bölgeler Partisi öne çıkıyor. İktidarın DEM’e olan şefkati, TBMM çatısı altında “Biji Serox Apo” sloganının atılmasına dahi ses çıkarmayacak boyutlara ulaştıysa, altında hem seçimlerin yenilenmesi hem Anayasa değişikliği konusunda DEM’e duyulan ihtiyacın yattığı su götürmez bir gerçek.

***

Şimdi bu sekiz madde ışığında başlıktaki soruya yeniden dönelim:

Bu sayılarla “seçimlerin yenilenmesi” ve “yeni Anayasa” çıkar mı?

Soruya yekten “evet” ya da “hayır” yanıtını vermek zor.

- “Hayır” demek şu nedenle zor:

Eski yol arkadaşlarının tavrını kestirmek zor. Zira şimdilerde muhalif görünseler de yarın birtakım avantajlar söz konusu olduğunda “biz varız” deme ihtimallerini görmezden gelemeyiz. Parti tüzel kişiliğiyle “biz varız” demeseler dahi milletvekillerinin tek tek iktidar safına geçişini de engelleyemeyebilirler. Malumunuz, siyasetçilerde kaz gelen yerden tavuğu esirgememek gibi bir alışkanlık söz konusu.

- “Evet” demenin zorluğu da şuradan geliyor:

DEM Parti aşırı ilgiden mutlu mesutken dahi iktidara tam güven duymuyor. O nedenle bu süreci mümkün olduğu kadar çok avantajla tamamlamak istiyor. Bu avantajları elde edemezlerse iktidarın beklediği desteği vermeyebilirler. İktidar açısından ikinci olumsuz durum da DEM içindeki gerçek muhalifler. Yapılan kamuoyu araştırmaları, partideki iki kişiden birinin hiçbir koşulda iktidarın işine yarayacak süreçleri desteklemeyeceğini gösteriyor.

***

Ez cümle, Erdoğan ve ekibi Nuray Babacan’ın dikkat çektiği gibi ince hesaplar yapsa da sayılar iktidarın elini zorlaştırıyor.

Benim şahsi kanaatim, bu sayılardan bir erken seçim ya da Anayasa değişikliği çıkmayacağı yönündedir.

Hatta daha ileri giderek şunu söyleyebilirim:

İktidar 2027 Kasım ayında yapmak istediği erken seçimi yapamayacak ve seçim 2028’de zamanında yapılacak.

Bu durumda ne mi olacak?

Yukarıdaki üçüncü maddeye bakarsanız, ne olacağı çok açık.

Bakalım yanılacak mıyım?