NEFES’te dün yazdığım yazının başlığı “16 yıl sonra aynı fotoğraf” idi.

Yazıda 2009’da çekilen “KCK zanlıları” fotoğrafıyla 2025’te çekilen “CHP zanlıları” fotoğrafını yan yana koyup, demokratikleşme konusunda bir arpa boyu ilerleyemediğimizi anlatmıştım.

“CHP zanlıları” ifadesini özellikle kullandım. Zira iş İBB ya da Ekrem İmamoğlu soruşturması olmaktan çıkıp CHP’li belediyeler, hatta CHP soruşturmasına dönmüş vaziyette.

***

İBB soruşturmasında tutuklanan İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökce dün bir mektup gönderdi. Mektupta, İstanbul’da önceki gece tutuklanan beş belediye başkanı ve belediye personelinin adliyeye götürülürken başına gelenin kendilerine de yapıldığını vurgulayan Gökce, bir de kendi başına gelen skandal gibi bir uygulamayı anlatmış.

O bölümü aynen aktarıyorum:

“Benim tutukluluğum o tarihte nişanlım olan eşim Filiz Hanım’ın evine saban 6 civarı çilingir marifetiyle evde olmadığı halde izinsiz girilmesi ile olmuş, hak ihlali yapılmıştır. Tarafımın arandığını öğrenince Vatan Emniyete gidip teknik tabirle ‘Teslim olunmuştur’. Ardından sağlık kontrolüne götürüldüm. Herkesten ayrı emniyete girdiğim için polisin ‘alma’ görüntüsü olmadığından olsa gerek sağlık kontrolü sonrası emniyete girdiğimiz halde memur gelip ‘abi kusura bakma bir daha emniyete giriş yapacağız’ diyerek dışarı çıkardı. Bir başka memur kolumda polis emniyete girişimizi cep telefonu ile çekti. Yukarı çıktık. 10 dakika sonra ‘Abi bunu dik çekmişiz, bir daha girilecek ve yatay çekecekmişiz’ diyerek aynı işi tekrar yaptırdı. Emniyete sağlık kontrolü sonrasında tam üç kez giriş yapmış oldum. Bu görüntüleri daha sonra yandaş kanallarda “yakalandı” diye gördüm.”

***

Adliyeye götürülürken kollarında polislerle yürürken dronla görüntülendiklerini gördüklerini anlatan Gökce, tutuklama kararı sonrasında da adliye otoparkında iki saatten fazla bekletildiklerini vurgulamış.

Bu bilgileri aldıktan sonra bir sanık avukatından da Vatan Emniyet’teki koşulları dinledim.

İnsanları psikolojik olarak çökertme amacını güden birtakım uygulamalar dört gün boyunca sürüyormuş. Temizlik ile tuvalet ve beslenme ihtiyacının karşılanmasında ciddi sorunlar yaşanıyormuş.

Sanırım adliyeye ya da sağlık kontrolüne götürülme görüntüleri de psikolojik açıdan çökertme çabasının bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.

***

CHP’li başkanların, bürokratların ve onlarla iş yapan iş insanlarının “terör örgütü üyeleri” “darbeci” ya da en iyimser ifadeyle “dolandırıcı” gibi gösterilmesi, polisin bunun için mizansen hazırlaması akıl almaz bir tutum.

Bu tam anlamıyla zanlıların itibarlarını hedef alan bir eylemdir ve her şeyden önce masumiyet karinesine uygun olmayan bir davranıştır.

Buğra Gökce’nin kendi ayağıyla Vatan Emniyete gitmişken, binaya üç defa kolunda polis ile sokulması, bunun görüntülenmesi, görüntü beğenilene kadar eylemin tekrar edilmesi ve o görüntünün “Gökce yakalandı” başlığını kullanmayı tercih eden iktidar yanlısı kanallara servis edilmesi tam anlamıyla bir hak ihlalidir ve skandaldır.

***

Gizli tanıkların, itirafçıların ifadeleri dışında somut bulguların olmayışı zaten soruşturmayı zedeliyor. Bu tür kötü muamele örnekleri de soruşturmayı yürütenlere olan güveni sarsıyor.

Bu tür mizansenlerin talimatını kolluk amirleri mi veriyor yoksa savcılar mı bilmiyorum. Ancak bu mizansenler nedeniyle geriye tarihe geçecek ve yakın gelecekte her biri delil olacak fotoğrafların çekildiğini de unutmamak gerek.