Ben tımarhane seviyesindeki siyasi gündemimizi takip ederken atlamışım. Bir arkadaşımın mesajıyla tartışmayı fark ettim.
Annesi Eskişehir Beylikovalıymış ve Beylikova tartışmalarını yakından takip ediyormuş.
Arkadaşım Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmede gerçekten Beylikova’nın konuşulup konuşulmayacağını sormuş.
Kendisine konuyu araştıracağımı söyledim. Öyle de yaptım.
***
Konu ilk ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın ABD senatosuna “Büyükelçi Adayı” olarak yaptığı sunumda gündeme gelmiş.
Barrack, Türkiye’nin nadir elementler bakımından zengin olduğuna dikkat çekmiş ve bunun Trump’ın “Çin’e bağımlılığın azaltılması” stratejisi açısından çok önemli olduğunu vurgulamış.
ABD’nin gerçekten de uzun süredir böyle bir çabası var.
Trump, Rusya-Ukrayna savaşını dahi Ukrayna’daki nadir elementleri ele geçirmenin aracına dönüştürmeye çalışmış. Ukrayna lideri Zelensky’ye her görüşmelerinde lafı dolandırmadan “Rusya’ya karşı korurum ama nadir elementlerini de alırım” mesajı veriyor.
***
Peki nedir bu nadir elementler?
Trump neden bu kadar üzerinde duruyor?
Nadir toprak elementleri ve oksitleri ABD güvenlik alt yapısı için hayati önemde sayılıyor. Yüksek verimli mıknatısların üretiminde kullanılan elementler, bu mıknatısların kullanıldığı savunma ve havacılık sanayi (füze güdüm sistemleri, savaş uçakları), rüzgar türbinleri ve elektrikli arabalar için hayati derecede önemli.
Ayrıca bu elementlerin petrokimya sanayi, cam parlatma, seramik üretimi, tıbbi görüntüleme gibi alanlarda da yaygın bir kullanımı söz konusu.
***
Peki neden Beylikova?
Çok sayıda makale ve teze baktım. Maden Tetkik Araştırma (MTA) 1970’lerden bu yana sahayı inceliyor. Beylikova sahası bilimsel literatürde “kompleks cevher” olarak adlandırılmış. MTA’nın ve bazı üniversitelerin yaptığı analizlere göre Beylikova, barit (BaSO4), florit (CaF2) ve nadir toprak elementlerini taşıyıcı faz olan bastnazit ile toryum birlikteliği açısından çok zengin bir bölge. O nedenle de stratejik öneme sahip bir bölge.
Bulduğum bazı resmî açıklamalarda Beylikova sahasında 694 milyon ton büyüklüğünde kompleks cevher bulunduğu ifade edilmiş.
Bu miktar, Çin’in Baiyun Obo sahasından sonra dünya ikincisi olarak anılıyor.
***
Başka bir soru: Türkiye bu elementleri işleyemiyor mu?
Bu soruya “evet işliyor” yanıtını vermek isterdim.
Ancak 2023 yılında Eti Maden’in Beylikova Florit–Barit–NTE Pilot Tesisi 1açıldı ve o tesiste yılda yaklaşık bin 200 ton cevher işlenebiliyor.
Toryumsuz karışık nadir toprak oksit üretimi üzerine denemeler yapılıyor. Kavurma, liç ve solvent ekstraksiyonu yöntemleriyle denemeler yapılıyor ancak Türkiye henüz bu alanda küresel ölçekte söz sahibi olacak noktada değil. O nedenle de nadir toprak elementleri üretimiyle ilgili küresel verilerde Türkiye’nin varlığı yok denecek kadar az.
Bu arada Türkiye’nin nadir toprak elementlerinin üretimi konusunda ABD’nin ve Avrupa Birliği’yle işbirliği yapmayı taahhüt ettiğinin de altını çizmem gerek.
***
Gördüğünüz gibi, yaşadığımız çağda yeni nesil pillerin, daha verimli mıknatısların üretimi için nadir toprak elementlerine geçmiştekinden daha çok ihtiyaç duyuluyor. Çin bu alandaki kapasitesiyle tekel haline gelmiş vaziyette ve ABD ile Avrupa Birliği kaynak çeşitliliği yaratmak için büyük bir çaba içinde.
Beylikova da büyük rezerviyle ABD’nin ve AB’nin iştahını kabartıyor.
Trump Türkiye’ye 300 Boeing uçağını satmayı ne kadar istiyorsa, Beylikova’daki nadir toprak elementlerini elde etmeyi de o kadar çok istiyor. Haliyle Erdoğan’la görüşmesinde ya da arka kanallardan kurulan iletişimde bu konuyu gündeme getirmesi şaşırtıcı olmaz.
Kim ne derse, yeni dönemde Beylikova da Türk-Amerikan ilişkilerinde en az NATO, Suriye, Filistin, Rusya-Ukrayna savaşı kadar gündemde olacak.