Aziz İhsan Aktaş Suç Örgütü iddianamesi çıktıktan sonra, sanık avukatlarından çeşitli mesajlar aldım. Çoğu da iddianamedeki eksik ve çelişkili durumları bildiriyordu.

O mesajlardan biri de Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin’in avukatı Dr. Emrah Aktürk’ten gelmişti. Aktürk, savunma makamı olarak iddianamedeki iki önemli detaya dikkat çekiyordu.

- Aktürk’ün ilk işaret ettiği husus, Aziz İhsan Aktaş’ın bütün ifadelerinde “İhalelerin devamı ve geçmiş borçlarımın ödenmesi için rüşvet verdim...” iddiasını ortaya atmasıydı.

Aktürk, bu bilgiyi paylaştıktan sonra şu değerlendirmeyi yapmıştı:

“Öyleyse; - 19.07.2024 tarihinde 1 milyon dolar rüşvet alan Belediye Başkanı nasıl oluyor da 2,5 ay sonra yani 01.10.2024 tarihinde ihale koşullarını güncelleştiriyor ve bu değişiklikle rüşvet aldığı Aziz İhsan Aktaş’a ait şirketler ihaleye dahi katılamıyor?”

Aktürk’e göre Aziz İhsan Aktaş, şirketleri Seyhan Belediyesi’nden iş alamayınca Oya Tekin’e husumet duymaya başlamış. Ayrıca Aktaş’ın Belediye Başkanına “sizi yakarız” tarzı tehdit mesajları yağdırdığı, belediyenin kapısına defalarca dayandığı gibi bilgiler de bu husumet durumunu kanıtlar nitelikte.

- Aktürk’ün işaret ettiği ikinci husus ise rüşveti verdiği söylenen şahısla ilgili. Malum, bir rüşvet suçu varsa alan da veren de suçlu kabul ediliyor.

Seyhan olayında 1 milyon dolarlık rüşveti Oya Tekin’in eşi Celal Tekin’e nakit olarak verdiği söylenen kişi Murat Aktaş.

Ancak iddianamede Murat Aktaş’ın firari olduğu ve ifadesi alınmadığı belirtilse de kendisine açılmış bir dava görünmüyor.

***

Ne Oya Tekin’i tanırım ne eşini...

Haliyle kendilerini gözü kapalı savunmam.

Davalarının savcısı olamayacağım gibi avukatı da olamam. Ancak iddianameye baktığımda, avukatları Avukat Emrah Aktürk’ün verdiği bilgileri dinlediğimde, adil yargılanmadıklarına dair ciddi kuşkularım oluştu.

- Öncelikle kafama şu takıldı.

19 Temmuz’da Seyhan Belediyesi hak ediş ödemesi olarak Aktaş’ın şirketine 75 milyon lira ödeme yapmış. Aynı tarihte Murat Aktaş da şirketin üç ayrı hesabından 1 milyon dolar çekmiş. O günkü dolar kuru 34 lira. Yani 1 milyon dolar 34 milyon lira ediyor. Aktaş, 34 milyon liranın hak ediş ödemesi karşılığında Tekin ailesine rüşvet olarak verildiğini iddia ediyor.

75 milyon liralık hak edişin yaklaşık yarısını rüşvet olarak verebiliyorlarsa Aziz İhsan Aktaş’ın akıl almaz bir karı var. O da gözlerin ihaleyi yapan (Oya Tekin’den önceki) AK Partili belediye başkana çevirmemize neden olur. Belli ki AK Partili başkan Aziz İhsan Aktaş’a büyük bir rant sağladığı anlamına gelir.

- Kafama takılan ikinci şey de şu:

Velev ki Celal Tekin 1 milyon dolar rüşvet aldı. Dile kolay, 1 milyon dolar. O para ne oldu? MASAK, Oya Tekin ya da Celal Tekin ya da yakın çevrelerinin hesaplarına o tarihlerde aktarılmış bir para bulmuş mu?

Ya da Tekin ailesinin, yakınlarının mülklerine o tarihten sonra 1 milyon değerinde bir mülk eklenmiş midir?

Ya da Aktaşların ismini verdiği CHP’li siyasetçilerin hesaplarında, mülklerinde herhangi bir artış tespit edilebildi mi?

***

Bu arada Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın durumu da pek farklı değil. O da 12 yıl önce kendisinden önceki belediye borçlarını Aziz İhsan Aktaş’ın şirketine zamanında ödemiş ve Aktaş’ın “ödemeler karşılığında rüşvet verdim” suçlamasıyla karşılaşmış.

Karalar gibi Oya Tekin’in de neden Adana’da değil İstanbul’da yargılandığını anlamak zaten mümkün değil.

Diğer taraftan iki sanıkla ilgili iddianamede yer verilen suçlamaların büyüklüğü karşısında yöneltilen suçlamalar için gösterilen delillerin yetersizliği de çok dikkat çekiyor.

***

Başta da söylediğim gibi. Kimseye kefil olamam.

Ancak iddianamede Murat Aktaş’ın üç ayrı hesaptan çektiği 1 milyon doların Dilek ailesi tarafından alındığına dair hiçbir somut delil yok.

Diğer taraftan Aziz İhsan Aktaş’ın kendisini kurtarmak için herkesi yakacak bir modda olduğu da çok açık.

Bu iki unsur bir araya geldiğinde de sanıklar lehine ciddi bir şüphe ortaya çıkıyor.

Aziz İhsan Aktaş’ın elini kolunu sallayarak dolaştığı bir ortamda Zeydan Karalar’ın, Tekin’in sadece onun iddialarıyla cezaevinde tutulması ne kadar adaletli bir durumdur?

Bu soruyu da hem siz okuyucularımın hem soruşturmayla ilgili kişilerin vicdanına bırakıyorum.