Galatasaray önceki sezonlardaki başarılı formasyonun üzerine inşa edilmiş ligin en kuvvetli ofansif gücü ve hücum çeşitliliği ile seyir zevki yüksek bir takım olarak gittiği her yerde futbol seyircisini tatmin etmeye devam ediyor. Bakalım bu artılarını Şampiyonlar Ligi’nde de devam ettirebilecek mi?

Kayserispor yıllardır olduğu gibi mütevazı yabancı oyuncular topluluğu ile hangi amaca hizmet ettiğini bilmeden milyonlarca Euro’yu çöpe atmaya devam ediyor. Son 10 yılda iki kez sadece 9’uncu olabilen, genelde ise 13’ncülük ile 18’ncilik arasında yer bulabilen Kayseri’de ilk 11’de sadece iki tane (iki) Türk oyuncu, dokuz tane yabancı var! Takımın market değeri 23 milyon Euro! Ama Kayseri’ye, Türk futboluna, dünya sporuna katkısı benim paramla 23 kuruş değil. Bu kadar amaçsız, bilinçsiz milyonlarca liranın sokağa atıldığı ortamda, ‘amacınız ne, lideriniz kim’ diye soran da yok! Gerçi ülkenin genelinde de durum bundan farklı değil. Oysa yetiştirici kulüp gibi bir vizyona sahip olup bir amaca hizmet etseler milyonlar çöpe, sözler havaya uçmayacak ama iş bilmezlik… Neyse…

Galatasaray hücumda genişliği sağlamak için kanat beklerini oldukça etkili kullanıyor. Ancak top kaybında hızla savunmaya dönmek ve kanat beklerin arkasında oluşan boşlukları doldurmak kritik önem taşıyor. Her ne kadar Kayserispor buradan avantaj devşirmek için sağdan gelmeye çalışsa da rakibin tecrübeli ve hızlı ayakları buna izin vermedi.

İlk yarı topla oynama oranları yüzde 24’e yüzde 76; bu da gösteriyor ki annemizin liginde tabiri caiz ise haksız rekabet var. Bu tip maçlarda insanın yüzde 24 ile oynayan takıma ayrı bir top verip ‘çocuklar siz bununla oynayın’ diyesi geliyor. Bu vesile ile ligimizle ilgili ‘marka değeri’ dediğinizi duyar gibiyim.

46’da erken gelen ikinci gol geriye kalan süreyi teferruat haline getirirken genç hakem Alper Akarsu gördüğünü çalıp bildiğini sahaya yansıtmak dışında çabalara girişmediği için hiç ön plana çıkmadan başarılı bir yönetim gösterdi.