Maç her iki takımın da yüksek mücadele gücünü sahaya yansıtması ile başladı. Burada Euroleague şampiyonu karşısında daha dar rotasyon ile yarı finalde Efes’e karşı çok yorularak (3-2) ve uzun süredir gün aşırı maç oynayarak gelen Beşiktaş’ın direnci finali seyredilebilir hale getiren en büyük faktör oldu.

İlk yarı her iki takımın istatistiklerinin birbirine çok yakın olması skora da doğru orantıda yansıdı. 3’er top kaybı ile ne kadar konsantre olduklarını gösterirlerken, hücum ribauntlarındaki fark (3/7) Fenerbahçe’nin devreyi 4 sayı önde bitirmesi ile sonuçlandı.

Önceki maçlarda Fenerbahçe pick and roll savunmasını değişerek ve kuvvetli tarafı kapatarak yaparken, bu maçta ikili sıkıştırmalarla yapmaya çalıştı. Bunların yanında tam saha hızlı hücum tercih eden rakibini agresif savunma ile yarı sahaya çekerek temposunu zaman zaman yavaşlattı.

Needham'ın daha önce olduğu gibi yine erken 4’lemesi sakat olan Berk kadroda olmasa Beşiktaş’ın çok başını ağrıtacaktı. Seride ilk kez ciddi katkı vermeye başlayan Nigel Hayes Fenerbahçe’nin kazanmasında önemli etken oldu.

Ülkede asgari ücret ve altında çalışanların nüfusa oranının %69,3 olduğu bir ortamda spor kamuoyunda son günlerin en çok reyting alan utanmazlık ve görgüsüzlük timsali “Çorum düğününü” bile gölgede bırakan çekişmeye sahip final serisini değerli kılan, Beşiktaş’ın Avrupa’nın lideri karşısında gösterdiği mücadele gücüydü. Sırf bu nedenle bile “galiptir bu yolda mağlup”.

Bu arada 14 saniye kala deplasmanda Başkan Ali Koç’un 6 sayı öndeyken yaptıklarını inanın Fenerbahçe düşmanları bile yapmaz!