Turnuvalara ev sahibi ile eşleşerek başlama şanssızlığını sahada kırmak için mücadele verdik. İyi başlayıp şampiyonaya büyük bir adım attık. 2001’de final oynadıktan sonra bir daha kürsü göremeyen takımımızın turnuva hedefi bu sefer madalyaya uzanmak.

Kazandıkça, Bormio’da yapılan hazırlık kampına katılmayan oyuncular ve genel menajerin durumu(!) ile kampa katılmadığı halde bir de maçlara bir hafta kala özel işleri(!) nedeniyle Amerika’ya gidip üç gün önce dönen Larkin meselesi sorgulanmayacaktır. Umarım hep kazanırız ve bu yanlışlar da bir daha tekrarlanmaz.

Maça çok iyi başlayan milliler, özellikle ev sahibinin tempoyu yükselterek atmosferi arkalarına almasına engel olarak, yarı sahada çok pas yapıp kontrollü hücum ettiler. İlk yarı dokuz top kaybına karşın bunların potamıza sayı olarak dönmemesi avantajımıza oldu. Rakibin güçlü olduğu dış atışlara da özellikle Kenan ve Furkan’ın yüksek yüzdeleri ile yanıt vererek bir nevi onların avantajlı olduğu kısmı nötralize ettik. Devreye 8 sayı avantajlı girdik.

İkinci yarıya kaldığımız yerden devam ederek, disiplinden kopmadan kararlılıkla Letonya’yı coşturmayacak taktiksel yapıya bağlı kalarak, adeta rakibi kendi silahları ile vurduk. Yüksek üçlük yüzdemiz (25’te 15) ile Letonya’yı skor olarak yaklaştırmamamız beraberinde farklı galibiyeti getirdi. Turnuvalarda
en önemli şey çıtayı düşürmeden sürekliliği sağlamaktır. Dolayısıyla iyi başladık, iyi bitsin.