Çekim yasasına inananlara göre, herkesin hayatı evrene gönderdiği pozitif enerji ile doğru orantılı olarak ilerler. “Olumlu ya da olumsuz fark etmeksizin her düşünce evrene yayılır” derler. Evrendeki her şeyin enerjiden ibaret olduğuna inanan birisi olarak bu tezin doğruluğunu ispat edemesem de Rams Park’ta yaratılan bu sinerjinin her şeyin başlangıcı olduğuna inanıyorum. Düşünün ki, Ali Sami Yen Rams Park’ın kapasitesi 52 bin 600. Bodo’da yaşayanların toplam nüfusu 50 bin!

Norveç liginde her maçta kişi başı aşağı yukarı 10 km artı ile koşan Bodo ekibinin en büyük numarası hızlı atakları ile hücumda gösterdikleri performanstı. Ancak Galatasaray stattaki ambiyansı da arkasına alarak öyle bir başlangıç yaptı ki, Bodo adeta ilk 20 dakika oksijensiz kaldı.

İlerleyen dakikalarda kontrolü tamamen ele alan sarı-kırmızılılar topu kaptırınca uyguladıkları rakibi yıldıran presleriyle ikinci golü de bularak rahatladı.

Galatasaray adına tehlike tam da bu golden sonra başladı. Çünkü artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan Bodo gençlik enerjisi ile hızlı hücumlar eşliğinde en iyi bildiği şeyi yapmaya başladı, goller kaçırdı. Ancak 60. dakikada Osimhen’in hücumda kaptırdığı top sonrası, şapka çıkarılacak cinsten yaptığı inanılmaz baskı sonucu yeniden kapılan top Yunus’la 3. golü getirerek rakibin direncini kırdı.

3-1 sonuçlanan maç, futbolun adaletinin bile ülke adaletinin önüne geçtiğini bir kez daha gösterdi.

Son söz İbrahim Hacıosmanoğlu ile Ferhat Gündoğdu’ya: Bırakın yalan dolanı da Michael Oliver’i haftada 3 kez akşam yemeklerinden sonra hakemlerinize tok karna seyrettirin, bakın nasıl da hızlı gelişecekler!