İnsan bazen nereden başlayacağını bilemiyor. Beşiktaş Divan Kurulu’nda olanları izlemeyip birileri anlatsaydı “Yok daha neler” derdik. Ancak olup biteni şaşkınlık içerisinde canlı izledik. Divan başkanı (burada adını dahi telaffuz etmek istemiyorum) ve yardakçıları önceki Başkan Hasan Arat’a fiziki şiddette bulundular.
Maalesef tartışma kültüründen uzak bir toplum olduğumuz malum. Ancak bunu fiziksel şiddet boyutuna taşıyan kişinin toplumdaki konumu, kulüpte aldığı sorumluluk, hayat tecrübesi vs. dikkate alındığında geriye söyleyecek söz kalmıyor, Allah ıslah etsin demekten başka!
Asıl problem ise bundan sonra başlıyor. Uzun süredir her açıdan büyük bir kriz içerisinde olan Beşiktaş’ın kurumsal kimliği acaba bundan sonra göstermesi gereken doğru refleksi gösterebilecek mi?
Bu anlamda her zaman “Süleyman Seba duruşunu” haklı olarak dillerden düşürmeyen Beşiktaş kültürü bakalım bu sefer gereğini yapabilecek mi?
Kanaatim, rahmetli Seba sonrası yaşanan bu tip olaylar karşısında kulübün gösterdiği kurumsal refleksin maalesef “idare-i maslahat” kültürünü benimsediği yönünde olduğu için, yine “ne şiş yansın ne kebap” misali bir karar alınacaktır diye düşünüyorum.
Çünkü hafızalarımızı yokladığımızda Pascal Nouma’nın kulüple ilişkisi rakiplerine yaptığı çirkin davranış sonrası, Seba döneminde amasız, fakatsız, lakinsiz derhal kesilmişken… Yakın zaman önce aynı hareketi yapan basketbol koçu Alimpijevic hakkında hiçbir şey yapılmaması, zaten kulüpteki Seba kültürünü sakatlamıştı!
Tabi ki “Anayasa bir kez delinince bir şey olmaz” yaklaşımı, beraberinde spor camiasında yaşanan diğer şiddet eylemlerinden de etkilenen zayıf karakterleri de tetikleyince sonuç bu oldu!
Şanlı tarihi ile Türk sporuna damga vurmuş asırlık çınarın hak ederek aldığı “üç büyüklerden birisi” olma şerefi benim açımdan bugün vereceği karar ile ya devam edecek ya da bu unvanı tarihe gömülecektir.
Dolayısıyla Beşiktaş yönetiminin önünde “Seba kültürüne” dönüş için tarihi bir fırsat durmaktadır. Ya bu saldırıyı yapanları kapının önüne koyacaklar ya da alacakları karar ile bundan sonra çocuklara örnek olacak bir “jimnastik kulübü” unvanını çöpe atacaklar.
MOURINHO-BURUK TİYATROSU
Diğer iki büyük pir-ü pak mı devam ediyor? Tabi ki hayır. Fenerbahçe’nin büyük özveriyle getirdiği dünya devi teknik direktörü Jose Mourinho geldiği günden beri çeşitli davranışları ile toplumumuzu küçük küçük aşağılarken (sanki kendisi rüyalar ülkesinden gelmiş gibi) arkasında duranlar, Okan Buruk’a yaptığı fiziksel şiddetle, utançlarından ne yapacaklarını şaşırmışlardır diye düşünüyorum.
Bunun karşılığında hak ettiği cezayı vermemek için kırk takla atan federasyon kurullarına ve temsil ettiği kulübün etik değerlerine yakışmadığı halde kendisini savunuyor görünmesine ne demeli, bilemiyorum!
Gelelim Okan Buruk Bey’e: Fiziksel şiddete uğrayınca “ceza alanında penaltı bekleyen kurşun yemiş figüran futbolcular gibi” kendini yere atmasına, bu toplumu aptal yerine koymasına, görünen o ki hayatını insanları aldatarak yaşıyor olmasına, kendini bu kadar küçük düşürmesine ne demeli? Temsil ettiği kulüp tarafından bunca rezil davranışlarının savunulması ise cabası…
Üzülüyorum, her gün çocuklarını sporcu olsunlar diye bu kulüplerin altyapılarına taşıyan velilere. Umarım en kısa sürede aydınlanırlar!