Ne Gezi’ymiş, arkadaş… Üzerinden tam 12 yıl geçti. Yine de Erdoğan hâlâ “3-5 ağaç bahane edilerek başlayan Gezi olayları olmasaydı, Türkiye çok başka bir yerde olurdu” diyerek bugünkü ekonomik krizin faturasını oraya kesiyor.

Üstelik yeni de değil bu söylemi… Türkiye bir türlü ekonomik krizden çıkamayınca, her yıl hedef tahtasında Gezi… Geçen yıl da çıkıp, “Birkaç ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1.4 milyar dolardır” demişti.

***

Zira 19 Mart’taki İmamoğlu operasyonunun yanında, Gezi kumda oynayan çocuklar gibi kalır.

Operasyonun hemen ardından döviz kuru ve faizler fırladı, borsa tepetaklak oldu, Merkez Bankası rezervleri hızla eridi. Yalnızca bu sürecin Türkiye’ye maliyeti 150 milyar doları çoktan geçti.

Hele “Nas” diye inat etmesi. Ekonomi uçurumun eşiğine kadar geldi. Döviz artışını durdurmak için devreye sokulan Kur Korumalı Mevduat sistemi ve faizlerin delirmesi… En az 250 milyar dolardan başlıyor maliyeti…

***

Peki Gezi, gerçekten ekonominin katili mi?

2013’te de Türkiye’nin ekonomisi pek parlak değildi... Sorunlar halının altına süpürülerek erteleniyordu.

İş makinaları AVM ve kışla yapmak için parka daldı. Çarşı karıştı. Gezi başladı. Dolar, protestolardan hemen önce “1.82” seviyesindeydi. Sonrasında yaklaşık 8 kuruşluk bir artışla “1.90’a” çıktı.

***

Oysa asıl kırılma Gezi’den bir hafta önce yaşanmıştı. 22 Mayıs 2013’te ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, küresel piyasaları sarsan o meşhur açıklamasını yaptı. Artık piyasaya para pompalanmayacak, aksine verilen paralar geri çekilecek, faizler artırılacaktı.

Bu gelişme sadece Türkiye’yi değil, Hindistan’dan Brezilya’ya, Endonezya’dan Güney Afrika’ya tüm gelişen ülkeleri etkiledi. Hepsinin para birimi değer kaybetti. Yani mesele Gezi değil, dünyada değişen para politikasıydı…

***

Var ya, şu Karlofça Antlaşması’nı imzalamasaydık bugün Mars’ta koloni kumuş, mangal yakmıştık. Ne işimiz vardı Avusturya kapılarında? Topçu kışlası ve AVM mi yapacaktık oraya da?

İki atom bombası atılan Japonya dahi bu kadar mağdur edebiyatı yapmadı. Savaştan çıkmış ülke 10 yılda toparlandı. Biz de halen Gezi dili ve edebiyatı…

***

Yaklaşık 23 yıldır tek başına iktidar olup bugün yaşanan ekonomik enkazın sorumluluğunu 12 yıl önceki bir protestoya yüklemesi ne kadar gerçekçi? Belki de olmuyorsa fazla da zorlamak gerekli…

Peki ya “başkanlık sistemi” denilen ucube yönetim biçimi hiç denenmeseydi de parlamenter demokrasi işlemeye devam etseydi… Türkiye acaba nereye giderdi?