Erdoğan, emeklilerin bayram ikramiyeleriyle ilgili kendisine yöneltilen soruya sert çıktı; “Beni dolduruşa mı getirmek istiyorsun? 3.000 TL’den 4.000 TL’ye çıktı. Daha ne olacak?”
Aslında bir bakıma haklı. Bu durum kaçınılmazdı. Har vurup harman savuran, milletten topladığı vergileri avuç avuç dağıtan iktidar, sonunda dar gelirliye yönelmek zorunda kaldı. Kasada para kalmayınca fazlasını nereden bulacaklardı?
***
Sorarlarsa, dünyanın en büyük adalet sarayları, en uzun köprüleri hep bizde… Aman diyeyim, daha taksitleri bitmedi, ikramiyeyi artırın diye ısrar etme!
Cebinden verecek hali yok ya… Sonuçta devletin kasasından çıkan her kuruş, harcanan her para senden benden alınan vergi… Demek yetmedi!
***
Holdinglere, şirketlere tanınan vergi afları da aslında bizim cebimizdendi… Yap-işlet-devret projelerinde verilen garantiler desen, yine bizim paramızdan karşılandı.
Milyonlarca sığınmacının giderleri, sarayın harcamaları, Diyanet’in masrafları, üç beş yerden maaş alan partililerin “huzur” ödemeleri, vakıf ve derneklere aktarılan paraları falan hiç sayma…
***
Peki, kamu bankalarından verilen o ballı krediler kimin parasıydı? Yine bizim… Seçim öncesi dağıtılan makarnalar, kamyon kamyon kömürler… Sormayın gitsin…
“Bu kadar para nereye harcandı?” diye merak ediyorsan… Hani vergi aflarından toplanan gelirler, deprem paraları, 2B arazilerinin satışından elde edilen kaynaklar, imar affı, bedelli askerlik, işsizlik fonundan gelenler diyorsan…
Adamlar yol yaptılar ya… Yollar hortum oldu, ekonomi yan yattı, hâlâ beton, zift, asfalt, kanal… İnşaata doyamadı. Parayı bastırdıktan sonra Ankara’dan Antalya’ya tünel açarsın da kime ne fayda sağlarsın?
***
Oysa çözüm çok basit; Maaşlar brüt olarak hesaba yatsın. Sonra herkes kendi parasının vergisini elden öderken içi cız etsin, işin aslını anlasın.
İşte o zaman insanlar, “Bu parayı ben verdim, peki neden verdim?” diye düşünmeye başlar. Verdiği paraların nereye harcandığını sorgular.
***
Bir başka yöntem de günlük hayatta yaptığımız her harcamada vergiyi ayrı ödemek olabilir. Böylece herkes ödediği verginin farkına varır ve gerçekte ne kadar büyük bir yük taşıdığını hisseder.
Benzin, cep telefonu, araba alırken, ürünün kendi fiyatını ve üzerindeki vergi tutarını ayrı ayrı ödesek, o zaman herkesin canı yanar, “Bu vergi niye bu kadar yüksek?” diye sorar. Hiç değilse nereye gittiğini de merak eder.
***
Sonuçta öyle veya böyle 1.000 lira zam yapıldı işte… Ülke ekonomisi nereye geldiyse budur işte en fazla verebildikleri müjde…
Asıl sorgulanması gereken, emeklilerin bu koşullara neden mahkûm olduğu… Anketlere göre, iktidara en büyük desteği veren kesim yine onlar... Biraz durup “Biz bu hale nasıl düştük?” diye kafa yorsalar… Belki cevabı bulurlar!