Enflasyon açıklandı. İnananlar için temmuz ayında aylık yüzde 2.06 gibi “harika” bir rakam geldi. Gelişmiş ülkelerin birçoğunun yıllık enflasyon hedefi bu seviyelerdeyken, biz bunu bir ayda yakalayıp adına “başarı” diyoruz. Ne mutlu bize!
Tabii ki tüm başarı bununla sınırlı değil… Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in paylaştığı “başarı” tablosuna bakarak gurur tablomuzu tamamlayalım;
“Enflasyon 44 ayın en düşük seviyesinde. Yıllık enflasyon son 12 ayda 28.3 puan düşüşle yüzde 33.5’e geriledi.
***
Yıllık gıda enflasyonu yüzde 28, temel mal enflasyonu yüzde 20.7 oldu. Hizmet enflasyonu üç yılı aşkın sürenin ardından ilk kez yüzde 50’nin altına indi.
***
Temel önceliğimiz olan kalıcı fiyat istikrarını sağlamak için programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.”
***
Kağıt üzerinde ne kadar güzel, değil mi? Düşen rakamlar, gerileyen yüzdeler ve “kararlılık” mesajları...
İyi de bu parlak tablonun ardında sorulması gereken basit bir soru var; Eğer bu bir başarıysa, kimin için ve hangi bedelle elde edildi?
***
Sorunun cevabı, enflasyonu düşürmek için seçilen yöntemde gizli… Ateşi çıkan hastayı tedavi etmek yerine buzlu suya yatırıp bekletmek gibi...
Hastanın ateşi illa ki düşer, bu garantidir. Elbette zatürre olabilir, hatta ölürse daha da iyidir nitekim bir daha ateşi hiç yükselmez!
Oysa işin zahmetli ama doğru olan kısmı, ateşin nedenini bulmak ve hastaya zarar vermeyecek bir tedavi uygulamaktır. Hatta antibiyotik verirken bile iki kez düşünür doktorlar acaba hastaya zarar verir mi diye…
***
Ekonomi yönetimi ise zahmetli olanı değil, buzlu suyu seçti. Enflasyonla mücadelenin temel stratejisini “talebi kısmak” üzerine kurdu. Bu, kulağa teknik bir terim gibi gelse de Türkçesi son derece basit aslında; Halkı kalıcı olarak fakirleştirmek.
***
Sonuç? Talep gerçekten de düştü. Nitekim insanlar artık temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanıyor. Harcayacak parası kalmayan, kredi kartı borç batağında boğulan bir toplum neyi talep edecek ki?
“Neresi insani?” diye sormayın yok öyle bir niyetleri… İşte Bakan Şimşek’in “başarı” diye sunduğu şey tam olarak bu… Ateşi düşen ama organları iflas etmeye başlamış bir toplumun röntgeni.
***
Sahi, bu yıl “kiraz” yediniz mi? Cevabınızı biliyorum ve en saf duygularımla soruyorum; “Neden ki? Oysa yıllık gıda enflasyonu sadece yüzde 28…”
İşte bu insanlar böyle kifayetsiz… Var mı yalan olmadığına inanan? Geçen yıl 20 liraya satılıp fiyatı bu yıl 25.5 liraya çıkmış tek bir gıda maddesi göstersin bana… “Tamam” diyeceğim hata bizzat benim...