Mahkemenin bugün vereceği karar her anlamda Türkiye’nin kaderini belirleyecek dönüm noktalarından biri olmaya aday…

Kağıt üzerinde konu basit; CHP kurultayı usule uygun muydu, değil miydi? Tabii mesele bundan ibaret değil...

***

Yargının “görevsizlik” dışında vereceği her hüküm, Türkiye’nin zaten yıpranmış olan kurumsal yapısını daha da zedeleyerek ülkeyi temellerinden sarsacak.

Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve toplumsal güven derin bir yara alacak. Sandıkların, seçimlerin ve halk iradesinin anlamı kalmayacak.

***

Yaşanacak gelişmeler sadece bir siyasi parti meselesi değil, ülkenin geleceği… 19 Mart operasyonunun ekonomik ve siyasi faturası halen ödenirken, bir de bugün olası olumsuz bir durum söz konusu olursa…

Sen un, süt, yağ ve şekeri kısık ateşte karıştırmaya başla, ben neler olacağını anlatayım sana…

***

“Yönetime El Koyma” yani kayyum atama… En radikal ve en tehlikeli senaryo bu aslında… Mahkemenin, hukuki sınırları aşarak ana muhalefet partisinin yönetimine adeta el koyması anlamında… Sadece siyasete müdahale değil, mülkiyet hakkının da yok edilmesidir açıkça…

“Lideri Yok Sayma” yani mutlak butlan… Mahkemenin, “Ben bu kurultayı ve seçilen yönetimi tanımıyorum” demesi ile Türkiye’nin en büyük partisinin başına İktidarın desteklediği Kılıçdaroğlu’nu yeniden sahaya sürmesi… Hukukun ve mantığın çiğnendiği, siyasi mühendisliğin zirve yaptığı senaryonun ta kendisi…

“Tehdidi Canlı Tutma” yani erteleme… Kararın ileri bir tarihe bırakılması ise CHP’nin ve Türkiye’nin üzerinde sallanan Demokles’in Kılıcı’dır. Belirsizlik ortamının devam etmesi bizzat İktidarı eritir ki… Bunu göremeyecek kadar kör olabilirler mi?

***

Siyasi partiler ve özgür seçimler demokratik hukuk devletinin temel taşlarıdır. Yargı, siyasetin uzantısı haline gelir ve adalet mekanizması tek bir kişinin çıkarına göre şekillenirse…

Pişiyor değil mi helva? Kulak memesi kıvamına gelinceye kadar karıştırmayı bırakma…

Koltuk sevdasıyla imza atılan kararların öncelikle bitireceği alanlardan biridir ekonomi… Nasıl sahi?

***

Öncelikle devlet kurumlarının işlememesi ve hukuk sisteminin siyasi araç haline gelmesi ekonomide derin bir güvensizlik yaratır. Bunu yaşıyoruz zaten…

Hukuki belirsizlik ve öngörülemezlik doğrudan doğruya yatırım iklimini zehirler. Piyasa güvenini yok eder, yatırımları ve sermayeyi korkutur.

Kuralların her an değişebileceği veya iktidarın çıkarlarına göre eğilip büküleceği bir ortamda kimse geleceğe dair planlar yapmaz.

Mesajı alan yatırımcı risk almaz. Hatta risklerini azaltmak için mevcut yatırımlarında küçülmeye gider. Türkiye’deki varlıklarını ve yatırımlarını yavaş yavaş yurt dışına çıkarmaya başlar. İşsizlik, enflasyon ve ekonomik durgunluk zincirleme olarak artar.

***

Anlattıklarım en iyimser senaryolar… Kötülerini anlatırsam iştahın kaçar! Helva kavrulduysa koy artık tabaklara… Ekonominin ruhuna da Fatiha okumayı unutma!