Dış kamuoyu Suriye’nin Süveyda bölgesinde İsrail destekli çatışmaları, Dürziler üzerinden okurken, Türk istihbaratı, bu gelişmeleri bahane ederek rol almaya çalışan Kürt gruplar ve bunun açılım süreci üzerinde yapacağı etki üzerinden okudu.
Bu gelişmeler üzerine hükümette ciddi bir hareketlilik yaşanırken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sözleriyle açık etti. Erdoğan, “Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor. İşin bu boyutu da çok çok önemli. PKK’nın Suriye kolu YPG’nin duruşu her an her türlü değişikliğe uğrayabilir…” dedi.
YENİ BEKLENTİLER
Ankara’nın beklentisi, İmralı’dan ve DEM’den. Özellikle terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’deki SDG yapılanması ve onun silahlı kanadı YPG konusunda daha net ve görünür pozisyon alması bekleniyor. “Her an her türlü değişiklik yaşanabilir” sözlerinin arkasında bunun yattığı anlatılıyor.
Güvenlik kaynakları, açılım sürecinde Suriye’deki Kürt bölgesinde bulunan 2 bin 500 PKK’lının bölgeden uzaklaştırılmasıyla ilgili sözler veren SDG’ye ne kadar güvenebileceğini de görmüş oldu. Yaşanan ilk karmaşayı fırsat bilen ve güneye doğru koridor açma hayalleri kuranlara yönelik yeni yaklaşım gerektiği ortaya çıktı.
Aynı kaynaklar, “Bu aslında karşı SDG ve ortaklarının açılım sürecini sabote etme anlayışının işin başında deşifre edilmesi açısından iyi oldu. Şimdi İmralı pozisyonunu buna göre geliştirmek ve yenilemek zorunda. SDG’nin en küçük fırsatı süreci sabote etmek için kullandığı görüldü…” dediler.
BİR AYDA DEĞİŞTİ
Bir ay öncesine kadar Suriye’nin kuzeyinde sadece siyaset yoluyla var olacak Kürt topluluğuna bazı avantajlar sağlanmasının sakıncası olmadığını söyleyenler de pozisyon değişikliği görülüyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Dürzi bölgesindeki çatışmadan önce hem KCK hem de Suriye’deki gruplar üzerinden yaptığı uyarılar da güven sorunu yaşandığının habercisi oldu.
NELER OLUYOR?
İsrail’in amacı ve hedefi konusunda yapılan değerlendirmeler de önemli. İsrail’in Süveyda bölgesinde Dürzi gruplardan sadece bir kanatla işbirliği yaptığı biliniyor. Esad rejiminin eski aktörlerinin de sosyal medya üzerinden bu süreci desteklediği anlatılıyor.
Şam geçici yönetiminin müdahalesiyle şimdilik sakinleşen ortamın, Suriye’nin değişik bölgelerinde, değişik etnik grupların kışkırtılmasıyla her an tekrar yaşanabileceği aktarılıyor. Bütün bunlar, İsrail’in kendine yeni partnerler bulma çabası olarak okunuyor.
Güvenlik kaynaklarına göre, Dürzileri bölerek harekete geçirmesi, Kürt grupların devreye sokulması gibi çabalar, İsrail’in yeni bir hatla, kendisine güvenli bir alan yaratma çabası. Böyle bir koridorun Türkiye, İran, Ürdün, Lübnan hatta Rusya’nın işin içine girmesi anlamına geleceği ve tam tersi sonuçlar yaratacağı yapılan analizler arasında.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kendi ülkesinde güç kaybettikçe daha fazla saldırganlaşması, başarısızlığını örtmek için yeni cepheler açma çabası olarak yorumlanıyor.
OLAYIN FARKLI BOYUTLARI
İktidarın dış politika uzmanlarına göre, tüm bu saldırıların arkasında bir süreden beri süren görüşmeler ve temasların büyük etkisi var. İsrail’in bir taraftan ABD’nin baskısıyla Suriye geçici hükümetiyle görüşmeler yaptığı anlatılıyor.
Ayrıca, yine ABD’nin gözetiminde önce Bakü’de ardından Dubai’de teknik düzeyde yapılan toplantılarda İsrail’in 1974’teki topraklarına geri çekilmesi konusunda önemli adımlar atıldığı öne sürülüyor.
Bütün bu gelişmeleri sabote etmeye çalışan bazı Yahudi grupların Netanyahu üzerinden oyun planladığı anlatılıyor. Planların boyutu ve işin karmaşıklığı hesaba katıldığında, Ortadoğu’daki her gelişmenin, Türkiye’yi yakından ilgilendirdiği, özellikle de açılım süreci açısından çok ciddi sonuçlar doğurabileceği ortada.
Çok aktörlü, çok kaotik, çok zor, çok yorucu görünüyor…