Kürt açılımındaki durağanlık, sürecin içinde aktif rol alanlara göre sadece planlama meselesi. Onlara göre zaten üçer beşer aylık takvim içeren bu çalışmanın görünür olmasına az kaldı. Ancak, süreci yön verecek komisyonun bir an önce kurulması ve mevzuata ‘kendini fesheden örgüte’ ne olacağının açık açık yazılması isteniyor.

Ortadoğu’da huzurun hayal olduğunu, inişli çıkışlı bir yolun varlığını kabul edenler, İsrail-İran gerginliği ve Suriye’deki değişimin beklendiği gibi gitmemesine rağmen atılan adımlardan söz ediyorlar.

İstihbarat kaynaklarına göre süreç duraksamadı. Onlara göre beklenenden daha yavaş ama hedeflendiği gibi sürüyor. PKK’nın lağvedilmesi, silah bırakması ve örgüt üyelerine ilişkin adımlar, devletin gözetiminde sürüyor.

***

Buna ilişkin somut görüntülerin birkaç hafta içerisinde kamuoyuyla paylaşılacağı belirtiliyor. Basında bu yönde çıkan bilgiler doğrulanıyor. Ve IRA gibi bir örgütün tamamen ortadan kalkmasının 9 yıl sürdüğü de anımsatılıyor.

Beklentilerden en önemlisi, TBMM’de kurulması beklenen komisyona hız verilmesi ve yaz boyunca çalışması. Nedeni ise çok boyutlu. Birkaç silah bırakma görüntüsünün paylaşılmasının yetmeyeceğinin, yeni adımlar için yasal düzenleme gerektiğinin farkındalar.

Örneğin, Türk mevzuatında ‘kendini fesheden örgüte’ ilişkin bir hüküm yok. Böyle bir kararın ardından atılacak adımlar, örgüt elemanlarının durumu gibi bir dizi düzenleme gerekecek. Suç işleyenlerle suça karışmamış olanların ayrımı konusunda daha net çizgiler olması bekleniyor.

Ayrıca bu kararlara imza atan, uygulayan ve süreçte aktif olarak çalışan devlet görevlilerinin sorumluluklarıyla ilgili özel düzenlemeler gerekecek. Çalışmanın sonunda zarar görmemeleri için mekanizmadan söz ediliyor.

***

Açılım sürecine kafa yoranlar, bu süreçten PKK’nın bir bütün olarak çıkmayacağının farkındalar. Örneğin, İran’daki karmaşadan yararlanan PJAK yönetiminin açıklamaları gibi. ‘Durumdan vazife çıkarmak ve avantajlı çıkmak’ isteyen bazı grupların sürece sabote etmeleri olasılığı var.

PJAK’ın son 10 yıl içerisinde sessizliğe gömülüp, yok olma noktasına geldiği, açılım süreciyle birlikte avantaj yakalamak adına yeniden görünür hale geldiği yorumları yapılıyor. Bölgedeki karmaşadan yararlanma planı yaptıkları istihbaratçıların tezi.

Sürecin önemli bir parçası olan Suriye merkezi yönetim ile Kürt bölgesindeki SDG’nin ilişkilerine gelince. İsrail-İran çatışmasından fayda uman diğer yapı bunlar.

Merkezi hükümetle imzaladığı 8 maddelik anlaşmanın dışında taleplerde bulunan SDG’ye şimdiye kadar hiçbir şey verilmediği ve Türkiye’nin özerk bir bölge yaratılmama tavrının net olduğu öne sürülüyor. Ancak her şeyin pek de yolunda olmadığı değerlendirmelerden anlaşılıyor.

Sonuçta PKK bölünse bile büyük parçanın terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile hareket edeceği, Türkiye’nin bundan avantajlı çıkacağı da yapılan yorumlar arasında.

***

‘PKK’nın en zayıf olduğu noktada neden masaya oturuluyor?’ sorusuna yöneltenlere de verilen bir yanıt var. Örgütün kan kaybettiği istihbaratçılar tarafından da kabul ediliyor. Ancak taşeron bir terör örgütü olarak, gerektiğinde Türkiye aleyhine kullanılma potansiyelinin ortadan kaldırılması gerektiği savunuluyor.

Ayrıca DEM’in örgütten bağımsız ve bağlantısız siyaset yapma şansını yakalaması ve baskının ortadan kalkması azımsanmayacak bir sonuç olarak değerlendiriliyor. Hatta orta vadede beklenti, Kürt siyasetinin tek bir çatıdan çıkıp, çoklu bir yapıya dönmesi.

İşi açılım süreci olanlar ve sadece bu konuya odaklananların beklentileriyle, ülkede her gün yaşananlar tam bir tezat oluşturuyor. Türkiye’yi 40 yıl yoran bu sorununun halledilmesi gerektiğini savunanların tezleri, ülkenin en az 20 yıl kaybetmesine ve demokrasinin derin yaralar almasına neden olan adımlar atıldığı gerçeğiyle, buz gibi çelişiyor…