Siyaset yazarlarının yolu, son 20 yıl içerisinde en az 5-6 kez yeni bir anayasa çalışması ve AKP’nin yeni planıyla kesişmiştir. Her seferinde görüldü ki; anayasa değişikliklerinin neredeyse tamamı, iktidar partisinin daha avantajlı çıkmasıyla sonuçlandı. Son çalışmanın amacıyla ilgili sözleri bir tarafa bırakıp, AKP’lilerin kafalarındaki plana bakarsanız, aynı sonucu görürsünüz.
AKP’lilerin, ‘darbe anayasası’ dedikleri son anayasanın, geride kalan 23 yıl içerisinde 12 kez değiştiğini, 177 maddelik Anayasa’nın 134 maddesinde yani dörtte üçünde değişikliğe gidildiğini bilmeyen yok.
Bilineni bırakıp, partide yeni anayasa için yapılan planlarını, ekip kurma ve birilerini ekip dışında bırakma çabalarını, ‘nasıl değişiklik yaparsak bizim işimize yarar?’ sohbetlerini aktarmakta fayda var.
***
AKP’nin yeni oluşturulan Anayasa Komisyonuna bakarsanız, ‘ince bir operasyon’ yapıldığını görürsünüz. Genel merkez ve parti grubu temsilcilerinden oluşan komisyonda, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu’ndan kimse yok.
Yıllardan beri anayasa konusunda engin fikirlerini paylaşan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanı Mehmet Uçum ve ekibinden kimse komisyonda yer almıyor. Bunu parti içinde ilginç bulanlar var.
Yeni komisyonun alt yapısı, aylardan beri oluşturuluyordu. Partinin Siyasi ve Hukuk İşleri Başkanı Hayati Yazıcı ve ekibinin neredeyse bir yıldan beri süren çalıştaylar, toplantılar ve Yavuz Atar’a üç yıl önce hazırlatılan taslak metin üzerinden yaptıkları çalışmalar, ön almalarını sağladı.
Ne Mehmet Uçum’un çabaları ne de TBMM Bakanı Numan Kurtulmuş’un bir yıl önce tüm partilere birlikte anayasa yapma çağrıları işe yaramadı.
Parti kulislerine göre Uçum’un, yakın çevresine komisyon dışında kalsalar bile anayasa konusunda kurul olarak çalışma yaptıklarını söylediği anlatılıyor.
Kendisine oluşturulan yeni komisyon anımsatıldığında da “Biz onlara dışardan destek vereceğiz” dediği biliniyor. Yeni Anayasa Komisyonu üyelerinin bundan pek hoşlanacağını sanmıyorum.
***
Partideki çekişmeleri bir tarafa bırakıp, AKP’nin işine yarayacak anayasa formülüyle ilgili konuşulanlara geçersek;
Çalışmanın içinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini revize etmek ve seçilmeyi daha da kolaylaştırmaya yönelik maddeler olacağını söyleyenler de var, reddedenler de.
Ancak, çok eski değil, daha bir yıl önce parti içerisinde cumhurbaşkanının seçilme oranını 50 artı 1’den, 40 artı 1’ e indirmek gerektiğini dile getirenler olmuştu.
“Yerel seçimin ardından tartışacağımız ilk konu bu olacak” diyen AKP kurmaylarının kehaneti tutmuş gibi.
Plan şöyle dillendirilmişti.
“Bu sadece Erdoğan’ın kolay cumhurbaşkanı seçilmesi değil, Erdoğan sonrasında muhafazakar milliyetçi tabanın tek başına iktidarda kalmasının da yolunu açacak. AKP’nin başına kim gelirse gelsin Erdoğan gibi olmayacak. Bu ideolojinin iktidarda kalmasının yolu bu. AKP iktidarları yüzde 35’leri buluyor. Uygun destekle yüzde 40’ı daha kolay aşarız…”
Bu, yeni planın parçası mı birlikte göreceğiz…
***
Başka bir gerçek, AKP ne zaman gündemi değiştirmek, dikkatleri başka tarafa çekmek istese, bir anayasa bohçası açması. Bu konuda kullandıkları üç argümandan biri Anayasa. ‘Ya dış güçlerle mücadele ya terörle mücadele ya da darbe anayasasından kurtulmak…’
Son çabaları buna bağlayanlar da az değil.
Sonuç alınır mı bilinmez ama siyaseti meşgul edeceği kesin…