İktidarın, adalet konusunda bir hafta içerisinde verdiği mesajlar, birbirinden sıkıntılı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun daha önceki kumpas davalarının görüldüğü salonda yargılanması. ‘Bu gençleri içerde tutarsak alacaklı çıkacaklar’ gerekçesiyle serbest bırakılması. ‘Mahkemeler, mevcut iklime göre karar verirler’ diyen AKP’liler.

İktidar kulislerinde, İmamoğlu’na yapılan siyasi operasyon, gençlerin cezaevine konulması, bundan sonraki yargı sürecinin nasıl işleyeceğiyle ilgili yoklamalarımızın sonuçları, idealden ve hukuki olmaktan çok uzak.

***

Partide farklı düşünenlere rağmen bizzat sürecin içinde olanların bakış açıları şöyle;

- İmamoğlu ve ekibinin yargı süreciyle ilgili bugünden yarına bir sonuç beklenmiyor. ‘Siyaseten yakın zamanda serbest bırakmak, iddialarla ilgili olarak dağ fare doğurdu izlenimi yaratır, bunu istemezler’ yorumları yapılıyor. Yolsuzluk iddiaları üzerinden kurulan mizansenin devam ettirileceği anlaşılıyor.

- Bize en ilginç gelen yorum mahkeme başkanlarıyla ilgili olandı. Mahkeme başkanlarının iklimin ve zeminden etkilendiği, genel havaya aykırı karar almaktan kaçındıkları da anlatılanlar arasında.

- Bir siyasi, “İlla baskı olmasına gerek yok. Kararlar, mevcut iklimden çok etkilenir. Rüzgar, Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması yönünde esmediği sürece, hiçbir mahkeme başkanı buna cesaret edemez” yorumu yaptı.

***

İmamoğlu’nun davası için Silivri Mahkemesi’nin seçilmesi, kurgulanan sürecin siyasi operasyon olduğunu net biçimde gösterdi. Yakın tarihteki, tüm kumpas davalarının görüldüğü bu mahkemeyle ilgili AKP’li siyasilerin geçmişteki yorumları hala kulaklarımızda.

Aklı başındaki birkaç kişi hariç, herkes canla başla yaratılan dosyaların içeriğini savunmaya başlamıştı. Ergenekon, Balyoz iddianameleri, Sarıkız gibi darbe planları ortaya çıktığında tam gaz savunan bakanların, yıllar sonra ‘Çok kötü kumpasa getirilmişiz, hepsi mizansenmiş’ dediklerine tanığız.

Sadece bu değil. FETÖ’nün Selam Tevhid Soruşturması kapsamında tamamı AKP’nin önde gelen isimlerinin neredeyse İran ajanı olarak suçlanmasının üzerinden çok geçmedi. Hukuksuz ve izinsiz dinlemelerden tutun da bugün hala siyasette başrol oynayan, bakanlık yapan AKP’lilerin hepsi vatan haini ilan edilmişti.

O dönem yapılanları FETÖ kumpası olarak ilan edip, hiçbir şey olmamış gibi ne hukuki ne vicdanı ne siyasi açıdan tek sorumluluk almadan yürüyüp giden bu kişiler, bugün benzer kumpasları başkası için planlıyor. Kişisel çıkar öncelik.

***

Bu arada, gençlerin serbest bırakılması sürecinde kapalı kapılar ardında tartışmalar yaşanmış. Şöyle ki; hukuki açıdan mahkemenin vereceği cezanın içeride yattığı süreyle örtüşmesi gerekiyor.

Ancak gençlerin eylemleri nedeniyle isnat edilen suçun yatarı yok. İçerde kaldıkları sürenin uzaması durumunda, ceza maddesine göre alacaklı çıkabilirler. Bunun da başka hukuki sonuçları var.

İnfaz kanuna göre eğer birilerine zarar vermemişse, yatarı olmayan suçlarda zanlıyı içerde tutamazsınız. Hürriyeti bağlayıcı infazı olmayan suçlar, içerdeki kaldıkları her gün alacaklı duruma düşüyor.

Bu hem adliyede hem de bakanlıkta tartışma konusu oluyor. Eylemlere katılan tüm kişilerin bu yaklaşımla serbest bırakılacağı bekleniyor. Sadece yaralama olayına karışanlar hariç…