Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün ‘3 yıl sonraki seçim’ sözlerinden kastettiğinin ‘zamanında seçim’ olmadığını herkes anladı. Daha önce yazdığımız ve AKP sözcülerinin de zaman zaman dile getirdiği gibi ‘erkene alınmış seçim’ planı yapıldığı biliniyor. CHP’siz bu planın işleyebilmesi için transferlere ve pazarlıklara güveniliyor.

İktidar kendine avantaj yaratacak tarihi belirleyerek hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aday olmasını sağlayacak hem de ekonomik krizin yaralarının kısmen sarıldığını görecek.

‘Muhalefet nasıl olsa seçimden kaçamaz’ mantığıyla yapılan planlar, aylar önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ‘2027 yılı içinde birkaç ay öne alınacak seçime destek vermeyiz’ sözleriyle işlevsiz kaldı. CHP erken seçim istediği tarihte olmazsa, üç-beş ay direnip, Erdoğan’ın adaylığını ortadan kaldıracak, ‘zamanında seçimi’ tercih edecek.

***

Bu nedenle, iktidar partisi seçimi kendi şartlarına uygun yapabilmenin yollarını arıyor. Bu da transfer edeceği milletvekillerine ve küçük partilerle yapacağı pazarlıklara bağlı.

Çünkü seçimin tarihini değiştirmek için TBMM’de karar alınması gerekiyor. 360 milletvekilinin desteği gereken bu karar için AKP’nin ‘vekil açığını’ kapatması gerekecek. Cumhur İttifakı’nın şimdilik 41 milletvekiline ihtiyacı var. Partinin 2027’nin ilkbahar ya da sonbaharında seçim yapabilmesi için ince hesaplar yaptığı aktarılıyor.

AKP kongresinde yapılan transferler ve bu kişilerinin partinin yönetim kadrolarında değerlendirilmesi de bunun mesajını taşıyor. Parti içinde transferlere yönelik tepkilerini dile getirenler de Erdoğan’ın ‘geleceğe dönük’ mesaj verdiğini iddia etmişlerdi.

O analizleri anımsayalım… “Cumhurbaşkanı ‘partinin sahibi benim’ dedi. Taktik olarak milletvekili transfer etmek ayrı bir şey, bu isimleri partinin en üst kurullarına taşımak başka bir şey. AKP’ye gelecek vekillere, sizi en üst düzeyde değerlendiririm. İktidarın avantajlarından yararlanırsınız mesajı verdi’ demişlerdi.

Şimdi iktidar partisinin planına bu açıdan bakarsak, bağımsız olan veya küçük partilere birer-ikişer dağılmış durumda 31 milletvekili var.

Millet İttifakı gibi yeni bir yapı ufukta görünmediği için bu kişilerin neredeyse tamamı giderlerse bir daha gelemeyecekler. Dolayısıyla, yeniden seçilmek ya da daha avantajlı olmak için erkene alınmış seçime ‘evet’ diyebilirler.

Bu hesaba DEM, İYİ Parti dahil değil. İYİ Partililerin seçim yaklaşırken nasıl refleks göstereceği az buçuk tahmin edilebilir. Dağılma korkusunun her şeyi yaptıracağı net.

***

DEM’e gelince... Onların Erdoğan’ın planlarına hizmet etmesi tamamen açılım sürecindeki gelişmelere bağlı. Şu anda yol almakta zorluk çeken açılım süreci ve terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın tavrı DEM’i etkileyecek.

Düne kadar kayyum dahil hukuksuz uygulamalardan yakınan DEM yönetiminin hızla tavır değiştirerek AKP ile birlikte hareket etmesi kimseyi şaşırtmaz.

Dolayısıyla, ülke gerçekleri AKP’yi daha erken bir seçime zorlamazsa, parti kendi kurguladığı ‘erkene alınmış seçimi’ transferler ve pazarlıklarla CHP’siz gerçekleştirme olanağı bulabilir.

ÖNEMLİ NOT:

Ankara siyasetini 40 yıla yakın bir süreden beri ‘kesintisiz’ izleyen bir gazeteciyim. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TBMM’de uzun yıllar gelişmeleri yakından takip ettim. Bağımsız ve objektif gazetecilik temel ilkemdir. Bir süreden beri tanımadığım Nuray Başaran’la karıştırıldığımı görüyorum. Lütfen NURAY BABACAN’ın yorum ve köşe yazılarıyla, yeni ekran yorumcularını karıştırmamanızı rica ediyorum.