Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘Türkiye’nin Göç Yönetimi Programı’ toplantısında göçmen sayısıyla ilgili rakamları paylaşırken henüz İsrail-İran savaşı patlamamıştı. Hükümet üyelerinin, yıllarca 3 milyonun üstüne çıkarmamaya çalıştığı göçmen sayısının, 4 milyondan fazla olduğu kabul edildi. Ancak şimdi İran sınır kapısında endişeli bir bekleyiş var.
Yeni bir göç dalgası korkusuyla İran sınırında alınan önlemler artırıldı. Sınırın sıfır noktasında yasa dışı geçişlerin önlenmesi için yeni kararlar alındı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler bizzat güvenlik önlemlerini inceledi.
***
Bir hafta içerisinde sınır kapılarından otobüslerle giriş yapan İranlıların sayısının arttığı ve ek seferler konulduğu aktarılırken, Türkiye’de yaşayan az sayıda İranlının da ülkesine dönüş yaptığı belirtiliyor.
Bunlar daha ilk günler olduğu için gelişmeler hızla değişiyor. Ancak Türkiye’nin güvenlik sorunu kadar göçmen sorunuyla da karşı karşıya kalma olasılığını herkes anlamış gibi.
Erdoğan, o toplantıda Türkiye’de 4 milyon 34 bin göçmen olduğu, 9 Aralık’tan bu yana sadece Türkiye’den Suriye’ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştığı, vatanlarına geri dönenlerin toplam sayısının ise 931 bin 450 kişiyi bulduğu açıklandı.
***
Tam da Suriye’deki istikrarın Suriyeli göçmenlerin geri dönmesini sağlayacağı hesabı yapılırken, yeni bir göçmen dalgası olasılığı konuşuluyor.
Uluslararası araştırmalar, göçmenlerin ülkelerindeki sorunlar çözüldüğünde ancak yüzde 30’unun geri döndüğünü gösteriyor. Bunu bir yere not ederek, “Suriyeli Sığınmacıların Kentsel Mekan Üzerindeki Etkileri” konulu yeni bir araştırmayı paylaşalım.
Prof. Dr. Mithat Arman Karasu’nun çeşitli verileri bir araya getirdiği araştırması çok şey anlatıyor. Soruna sadece dış politika açısından bakılamayacağı, sosyolojik, toplumsal ve kültürel etkilerini bilmek gerektiğini gösteriyor.
- Şehirden şehre değişse de bu illerde yaşayanların yüzde 40 ile 86’sı işsizlik artışından Suriyelileri sorumlu tutuyor.
- Türklerin yüzde 65’i Suriyelilerin Türk toplumunun kimliğini bozacağını, sosyo-kültürel yapısına zarar vereceğini düşünüyor.
- “Suriyeli sığınmacılarla aynı şehirde yaşamak ister misiniz?” sorusuna ‘hayır’ yanıt verenlerin oranı şehirden şehre değişse de yüzde 65’i aşıyor.
- Suriyeli sığınmacıların gelişiyle birlikte kentte suç oranlarının arttığına inananların oranı yüzde 56’yi geçiyor. Ancak bu verilerin üç yıl önce yüzde 80 civarında olduğu belirtiliyor.
- 26 kentte yapılan bir araştırmaya göre Suriyelilerin yüzde 42,8’i çalışmıyor.
- Suriyelilerin yaklaşık yarısı istihdam dışı. Suriyeli kadınların yalnızca yüzde 11,2’si çalışıyor.
- Suriyeliler özellikle boyacı, oto tamircisi, parkeci, terzi, fırıncı vb. zanaat dalları ile inşaat işçiliği, hamallık, gündelikçilik gibi alt gelir grubuna yönelik örgütsüz iş kollarında faaliyet gösteriyor.
- Suriyeli gençlerin yüzde 46,3’ü gelecekte AB ülkelerine gitmeyi hayal ediyor.
- Suriyeli sığınmacıların sadece yüzde 43’ü okula devam ediyor.
- Suriyeli öğrencilerin yüzde 32,9’u okulda bir akran zorbalığı yaşadığını belirtiyor.
- Suriyeli genç sığınmacıların yüzde 84,1’i herhangi bir işte çalışmıyor.
***
Görünen o ki ne Suriyeli göçmenler ne de yaşadıkları illerdeki halk memnun. Şiddetli tepkiler azalsa da uyumsuzluk sorunu halen ciddi boyutta. Bütün bunlar ne bölge halkının ne de Suriyeli göçmenlerin suçu.
Hükümetlerin uyguladığı yanlış Suriye politikasının bedelini her iki halk da ödedi. Şimdi buna bir de İranlı göçmenler sorunu eklenirse ne toplum psikolojisi kaldırır ne de ekonomi…