19 Mart siyasi darbesinden sonra yaşananlar, CHP’nin kitlesini canlı tutmak için gösterdiği tüm çaba, iktidar tarafından yakından izleniyor. Bütün bu eylemlerden çıkarılan sonuç, ‘toplumsal muhalefetin’ hızla arttığı. AKP’yi CHP tabanından çok, bundan bağımsız olarak sokaklara çıkan ve hak arayan kitleler korkutuyor.

Siyasilerle yapılan sohbetlerde, bu konuda yapılan araştırmalar sık sık gündeme geliyor. Son araştırmalarda toplumsal muhalefetin yüzde 55’in üzerinde çıktığı saptaması yapılıyor. Bu ivmenin sürekli yukarı doğru olduğuna da vurgu yapılıyor.

Buna örnek olarak CHP’nin organize ettiği eylem, gösteri ve mitinglere gençlerin katılım oranı gösteriliyor. Ayrıca başta üniversiteli öğrenciler olmak üzere gençlerin, CHP’den bağımsız eylem planladıkları anlatılıyor.

Özellikle 1 Mayıs eylemlerine gençlerin ilgisi örnek gösterildi. Daha önce sendika temsilcileri, orta yaş üstü grupların katıldığı 1 Mayıs eylemlerinde her zamankinden fazla genç olduğu saptaması yapıldı.

Bütün bunlar ‘toplumsal muhalefetin canlanması’ olarak gösterilirken, AKP’li siyasiler asıl dikkate alınması gerekenin bu olduğunun altını çiziyorlar. Örneğin, AKP’nin oy deposu sayılan Yozgat mitingine katılan çiftçiler, Konya mitinginde yer alan esnaf ve üreticiler gibi kesimlerin varlığı dikkat çekiyor.

Bunlar tartışılırken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cuma hutbesi olaya tuz biber ekmiş. Özellikle muhafazakar ailelere sahip gençlerin karşı cinsle arkadaşlık etmek, flört etmek, eğlence mekanlarına gitmek gibi rutin hale gelen davranış biçimleri sergilediği bir dönemde, böyle bir garabet kimi etkiliyor?

Tüm ilişkileri zina ve günah tanımına sokan Diyanet’in zorlama çıkışları, muhalif olan gençler tarafından zaten dikkate alınmazken, genç kuşak muhafazakarların daha çok tepki göstermesine neden olduğu yorumları yapılıyor.

Son dönem anketleri, gençlerin yüzde 60’ının CHP’yi tercih ettiğini de gösteriyor. ‘Gençleri tutamıyoruz’ diyen AKP’lilerin geçtiğimiz haftanın bu iki haberine bakması gerekir.

Biri, İstanbul Barosu tarafından hazırlanan rapor. Görüşlerini özgürce dile getirmek ve kendilerine dayatılan zorlama hayata itiraz eden gençlerin, çocuk yaşta cezaeviyle tanıştığını gösteriyor. Rapora göre, İstanbul’da 26 çocuk toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanırken gözaltına alındı. Bu çocukların 3’ü 12-15, 22’si 16-18 yaş aralığında, 1’inin ise yaşı bilinmiyor. Gözaltına alınan bu çocukların 20’sine kelepçe takıldı. 12 çocuk ise şiddete maruz kaldığını bildirdi. Gözaltındayken yiyecek ve içecek sağlanmayan çocuk sayısı ise 15.

İPA Kent Gündemi Araştırmaları’nın “İstanbul’da Gençliğin Demografik ve Sosyoekonomik Profili: 20 Yıllık Değişim” raporu ikinci yanıt. Araştırmaya göre, İstanbul’da 20 yıl öncesine göre gençlerin ekonomik durumu kötüleşti, sosyal yaşamı kısıtlandı ve yurt dışına gitme isteği arttı.

Gençlerin başlıca kaygılarını yüzde 49,2 ile geçim sıkıntısı ve yüzde 47,9 ile gelecek belirsizliği oluşturdu. Üniversite mezuniyeti artık iş güvencesi anlamına gelmiyor. Raporda, gençlerin yüzde 78,8’i bağımsız yaşama adım atma, yüzde 81.8’i evlenme gibi temel hayat adımlarını maddi nedenlerle ertelediğini belirtti.

Hâlâ gençlerin ne istediğini anlamayanlara…

BOŞ DOSYALAR NASIL DOLACAK?

AKP kulislerinde konuşulan başka bir konu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibine yapılan siyasi operasyondaki iddialar ve dosyaların içeriğiyle ilgili. İddiaların, üzerinden 24 saat geçmeden gerçek olmadığının ortaya çıkması hayal kırıklıklarından biri.

Bazı AKP’li kurmayların, “Bu dosyalarda bir şey yok, operasyonun tamamı bu mu?” diye soru sordukları ve kendilerine, “Her şeyi açıklamadık, başka belgeler var” yanıtı aldıklarını aktaralım. Bu saatten sonra iddianamelerde olmayan ‘bilgi ve belgelerin’ nereden geleceği merak konusu…

Yazıyı AKP’li siyasilerin, “Bundan sonra ne yaparsak yapalım, artık bu dava siyasi damgasını yedi…” cümlesini aktararak, bitirelim…