Galatasaray, ülkelerine dönen Muslera ile Mertens’i son maçın ardından dronlarla gökyüzüne adlarını yazarak, yürekten anarak, duygusallıktan ağlatarak yolladı...

Fenerbahçe, iki kaptanı Dzeko ile Tadiç’e kirli tencere, tava ve tüplerin dekor olduğu yemek salonunda plaket vererek veda etti...

Kabul; Galatasaray’daki iklim ile Fenerbahçe’deki iklim aynı değil... Ancak Samandıra’da uygun bir salonda ya da sahada çimler üstünde, diğer futbolcuların da katılımı ile sade ama anlamlı ve en azından görsel yönü çok daha iyi bir veda töreni yapılamaz mıydı? Oysa dekorda tencere – tava! Bu nasıl veda!

Ali Koç, başkanlığa ilk hazırlandığı dönemde, bir kongre üyesine “Benim vizyonumdan sizin haberiniz yok herhalde” demişti... Başkanın bu söyleminden tam 7 yıl sonra Fenerbahçe’nin yakaladığı vizyon buysa eyvah eyvah...

HER YER KARANLIK

Fener'de Aziz Yıldırım’ın istediği 14 bin 465 imza hemen toplansa bile gene bayramdan sonrayı bulur, hatta biraz da geçer…

Noterden imza verenlerin oy kullanma hakkı olup olmadığı bilinmiyor... Bunlar sicil kurulunda incelenecek… Kolay iş değil, kim ne derse desin zaman alır... Sonradan yönetimin genel kurul kararı alması falan, en erken ağustos ortası, eylül başı...

Baktığınızda alternatifler kapalı... Haziranın sonuna doğru seçim için tek çıkış yolu var: Başkan Ali Koç’un hemen şimdi derhal seçim kararı alması... Başkanın da buna niyeti yok... Fenerbahçe’de her alanda belirsizlik zirvede... Çok eski yılların unutulmaz şarkısı gibi: Her yer karanlık...

İşte vizyon! - Resim : 1

İRFAN CAN PİŞMAN ETMİŞ MİDİR?

Jose Mourinho önceki hafta "Cenk Tosun’a az şans verdiğim için pişmanım" demişti... İrfan Can son Konyaspor maçında belki de yılın en güzel golünü atınca, emekli Tadiç’i oynatmak uğruna İrfan Can’ı “altın makas” yapan Jose Mourinho bu defa da “İrfan Can’a çok az şans verdim” diye pişmanlık duymuş mudur acaba?

TARAFTAR, FUTBOLCUDAN HIZLI!

Fenerbahçeli taraftarların Bağdat Caddesi’ndeki protesto yürüyüşünü izledim... Sonra da Konyaspor maçını... Bağdat Caddesi’ndeki protestoya katılanlar, sahadaki futbolculardan daha hızlı yürüdüler! Düşünün Fenerbahçe’nin oyun temposunu…

JUVENTUS'A GEÇMİŞ OLSUN

Fenerbahçe'yi perişan eden Comolli, İtalyan devi Juventus’a sportif direktör oldu... Juventus’a "Hayırlı olsun" değil, "Geçmiş olsun" dileklerimi iletiyorum.

SAKATLIK DEĞİL SAHTEKARLIK

Süper Lig maçlarında neden mağlup durumdaki takımın futbolcuları sakatlanıp yerde yatmaz da hep galip takımın oyuncuları sakatlanıp yerlerde kıvranır? Cevabı basit: Sakatlık değil bu, zaman geçirmek için sahtekarlık...

İşte vizyon! - Resim : 2

MOU VARKEN KİM KALIR?

Fenerbahçe'nin son maçının ardından Skriniar ile Kostiç veda eder gibi açıklamalar yaptılar... Normal bu…Takımın sözleşmeli futbolcuları bile Samandıra’daki negatif havadan, Mourinho’nun insan ilişkilerinden uzak, tepeden ve küçümseyen bakışından kaçmaya çalışırken, takımın kiralık oyuncuları niye kalsın?

ŞANSAL BÜYÜKA'DAN YILIN KARMASI

İşte vizyon! - Resim : 3

YILIN KARE ASI

Osimhen (Galatasaray)
Torreira (Galatasaray)
Sanchez (Galatasaray)
Rafa Silva (Beşiktaş)

ALKIŞ ALANLAR

Thomas Reis (Samsun)
Sergej Jakiroviç (Kayseri)
Arda Turan (Eyüpspor)

İNANILMAZ SEZON FİNALİ

Sezonun son maçı, Süper Lig’in belki de en iyi, en heyecanlı maçı oldu... Samsunspor’un üçüncü olup Avrupa Ligi’ne gitmesi için sahasında Kayserispor’u yenmesi gerekiyordu... 7 dakikalık uzatmaya Kayseri 1-0 önde girdi... Maç Kayseri ceza alanı içinde oynandı, inanılmaz goller kaçtı, futbol bu ya… Samsun 90+5’te beraberlik golünü attı ama bu da yetmiyordu; 90+7 bitti, uzatmanın uzatması oynanırken 90+8’de Samsun ikinci golü attı ve bir mucizeyi başararak Avrupa ligine gitti... 90 dakikada olmayanlar 2 dakikada oldu… İnanılmaz...

KENDİSİ DEĞİL FORMASI

Beşiktaş ile sözleşmesi sürüyor... Buna rağmen son günlerde bir Rafa Silva transfer rüzgarı esip duruyor… Bu yalan rüzgarına en güzel cevabı Beşiktaş Başkanı Serdar Adalı verdi:

“Rafa Silva’yı alamazlar ama BJK Store’lara gidip Rafa Silva forması alabilirler...”

TAKIM OLMAK BUDUR

Galatasaray'ın müthiş orta saha üçlüsü Torreira, Lemina ve Sara son maçta oynamadı... Yerlerine Kaan, Mertens ve Berkan oynadı... Onlar da müthişti... Takım olmak budur... Bütün orta sahan değişiyor, takımın gücü ve etkisi değişmiyor...

İşte vizyon! - Resim : 4

YILIN HOCASI

- 38 maçlık Süper Lig maratonunda sadece bir mağlubiyet…
- En fazla kazanan, en çok gol atan, en az gol yiyen takım...
- Derbi galibiyetlerinde büyük üstünlük...
- Hem lig hem kupa; yani çifte kupa...
- Çok kısa sallanan, sona doğru iyice gaza basan bir takım...
- Egosu tavan yapmış yıldızları çıt çıkmadan yönetmek...
- Garantilenen şampiyonluğa ve son 10 gündeki alemlere rağmen futbol iştahı bitmeyen bir takım...
- Yılın hocası: Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk..

BAŞAKŞEHİR MÜKEMMEL YÖNETİLİYOR

Vedalar tartışılırken örnek bir töreni Başakşehir yaptı... Medya yöneticilerinin katılımı ile önce hocası Çağdaş Atan’ın sözleşmesini uzattı... Sonra sahaya geçildi, futbolcuların ve yine medya yöneticilerinin katılımı ile bir öğle yemeği yenildi...

Yemek sırasında, takıma veda eden Piatek’e, Lima’ya, Szysz’e plaketler verildi... Başkan Göksel Gümüşdağ, Teknik Direktör Çağdaş Atan ve veda eden futbolcular kısa birer konuşma yaptı... Sonra da hep birlikte Başakşehir’in gurur duyulacak futbol akademisi ve kamp tesisleri gezildi...

Bir daha gördük ki Başakşehir iyi değil, mükemmel yönetiliyor...

İşte vizyon! - Resim : 5

PARA DEĞİL AKIL KAZANDI

Paris Saint-Germain (PSG), Türkiye’de Digiturk’un de sahibi olan Katar sermayesine ait… Katarlı patronaj, kulübü 2011 yılında aldığında her şeyin, her başarının parayla olacağını sandı...

Neymar, Messi, Mbappe aynı takımda birlikte oynadı... Öyle bir takımdı ki, İcardi bile yedek kaldı... Katar sermayesi, 10 yılı aşkın sürede milyar doların üstünde transfer harcaması yaptı... Buna rağmen sadece bir final oynadı, Şampiyonalar Ligi kupasına hep uzaktan baktı…

PSG’nin aklı ve kaderi, Luis Enrique’nin teknik direktör olarak kulüpten içeriye adım atması ile değişti... 2015’te Barcelona ile Avrupa Şampiyonu olan, hemen ardından 9 yaşındaki kızını kaybeden Luis Enrique hayata, kadere ve futbola küsmüştü...

Her sene iddialı bir hocayla çalışan Katarlı patronaj, Luis Enrique’yi ikna etmeyi başardı... İspanyol hoca PSG ile hayata, futbola ve teknik direktörlüğe yeniden döndü...

Luis Enrique’nin ilk lafı “Bırakın Mbappe gitsin, daha iyisini yaparız” oldu... Başarıya hasret Katarlı patronaj çaresiz “Evet” dedi… Luis Enrique adı çok büyük, yararı küçük yıldız oyuncuları hızlıca temizledi... Yıldıza dayalı futboldan, herkesin eşit rol kaptığı takım oyununa döndü...

PSG, kısa sürede yüksek egolu yıldızların takımı olmaktan çıktı, yüksek aidiyet duygusuyla, ölümüne mücadele eden oyunculardan kurulu bir takım haline geldi...

Sonuçta Avrupa şampiyonluğu milyar doları aşan harcamalarla, yıldız oyunculardan kurulu takımla değil, günümüzün kollektif, anlayışa sahip atletik, hızlı, mücadeleci, “Ben” demeyen “Biz” için oynayan takımla geldi...

PSG futbolda, paradan akla geçişin ödülünü, tarihin en farklı galibiyetiyle Şampiyonalar Ligi Şampiyonu olarak aldı… Para tamam, ama futbol aklı şart... İşte PSG…