Önceki günkü yazımda “Trafik sorunu neden çözülemiyor?” diye sordum. Trafik güvenliğine dikkat çektim.

Tesadüfe bakın ki İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da aynı tarihte bu konuya değindi.

Erzurum’da, AKP teşkilat buluşmasında “Hiçbir zaman medyada paylaşmadığım bir şeyi söyleyeyim. Bir yılda denetimi yüzde 50, yani 41.3 milyon (adet) artırdık. 123 milyon yüz yüze denetim yaptık. Ne oldu biliyor musunuz?” dedi ve sonucu şöyle özetledi:

“1 yılda 6.351 vatandaşımız maalesef trafik kazalarında öldü. 2023’te bundan 197 kişi fazlaydı. Denetimi yüzde 50 artırmama rağmen sadece 197 kişiyi kurtarabildik.”

Yerlikaya aynı toplantıda trafik para cezalarının düşük olmasından şikayet etti.

“304 bin ceza, ‘Dur’ ihtarına uyulmadığı için yazıldı. Cezası ne 2.174 lira” dedi. Bu ihtara uymayanların 9 polisi ezerek şehit ettiğini söyledi.

“Ceza yazmaktan keyif almıyoruz. Trafik güvenliğinin, trafik kültürünün oluşması lazım” dedi. Yerlikaya çok haklı… Trafik kültürünün oluşması lazım. Peki bu kültür nasıl oluşacak?

Eğitimle, denetimle…

Son 38 yılda ehliyet alanların hepsi bir sürücü kursunda eğitim gördü. Bu açıdan bakınca trafik eğitimi varmış gibi görünüyor. Ancak eğitimin kağıt üzerinde kaldığı, hayata geçmediği ve içselleştirilmediği hepimizin malumu…

(Trafikte her gün, üzerinde “Falanca trafik kursu” yazan ve direksiyonunda “sürücü adayı” bulunmayan araçların kuralları çiğnediğini görüyorum. Yani trafik eğitimi verenlerin kurallara uymadığı bir ülkeyiz maalesef…)

Denetime gelince…

Yerlikaya 1 yılda 123 milyon denetim yapıldığını söylüyor.

Yine onun verdiği bilgiye göre Türkiye’deki motorlu taşıt sayısı 35 milyon, ehliyetli sürücü sayısı ise 37 milyon. Kaba bir hesapla her bir araç ya da sürücü yılda ortalama 3 kez denetlenmiş…

Bu kadar denetime rağmen trafik sorunu niye çözülemiyor? Bence yine denetleyen ve denetlenen insan faktörü devrede…

Nasıl mı?

Örneğin Türkiye’de otomobillerde çocuklar için çocuk koltuğu zorunlu… Trafikte bakıyorum, ön koltukta veya arkada çocuklar, bırakın çocuk koltuğunu ayakta camdan sarkmış seyahat ediyor. “Sunroof”tan kafasını çıkarmış el sallıyor… Otomobil koltuğu olmadığı için kaç sürücüye ceza kesildi?

Örneğin ışık geçirgenliğini yüzde 30’dan fazla engelleyen cam filmlerinin araç camlarına yapıştırılması yasak.

İstanbul’da bakıyorum, camları simsiyah filmlerle kaplanmış, içi görünmeyen araçlar trafikte cirit atıyor. 123 milyon denetimde bunlara bir şey yapılmadı mı?

Ön dahil tüm camları siyah filmle kaplanmış polis araçları gördüm, ötesi var mı!

Diyeceğim o ki 123 milyon denetim, rakam olarak çok büyük… Ancak yarattığı sonuç küçük…

Demek ki bir eksiklik var.

123 milyon denetim! - Resim : 1
Bu fotoğraf ABD’de çekilmiş. Polis, yanlış yere park eden polise trafik cezası kesmiş. Bizde böyle bir şey olur mu?

Kul hakkıyla trafik çözülmez!

Bakan Ali Yerlikaya trafik kazalarıyla ilgili açıklama yaparken bir de ilginç örnek verdi. Şöyle ki;

“Erzurum’da gece saat 3’te hiç kimsenin olmadığı bir yolda benim dadaş kardeşim, kırmızı yanıyorsa gelip orada çat diye durması lazım. Yanındaki diyecek ki ‘Kimse yok. Niye duruyor ki burada?’ O da diyecek ki ‘Kul hakkı. Ben burada dururum kardeşim.’ Öyle dediğimiz zaman bitti bu iş.”

İlahi bakan bey, Türkiye’yi kıskanan Alman “Kul hakkı” diyerek mi trafik güvenliğini sağlıyor?

123 milyon denetim! - Resim : 2
Ali Yerlikaya

Türkçe sözlük için 2 sözcük

Dünyanın en prestijli İngilizce sözlüklerinden biri Cambridge Sözlüğü…

Bu yıl sözlüğe “Skibidi”, “tradwife” ve “Delulu” gibi sosyal medyada sık kullanılan sözcükler eklendi.

Skibidi, “havalı, kötü veya şaka amaçlı anlamsız bir ifade” demekmiş.

Tradwife, “ev işleri, çocuk bakımı ve eşine adanmışlığı savunan muhafazakar kadın fenomen”ler için kullanılıyormuş.

Delulu ise “gerçekdışı inançlara sahip olmayı” tanımlıyormuş.

Ben de bizim sözlükler için dönemin ruhuna uygun iki sözcük önereceğim.

İmamofobi: CHP’nin
cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun AKP’li siyasetçilerde yarattığı korku.

Aktrokrasi: AKP tipi demokrasi… Kendileri için serbest olanın, muhalefet için yasak olması.