E biz bunları biliyorduk zaten...

Murat Kapki’nin İBB borsası iddiasını Özgür Özel gündeme getirdi. ‘Kapki itibarsız birisi, ne bilelim doğru söylediğini’ dendi. Kapki’nin madem her dediği doğru kabul ediliyorsa İmamoğlu hakkında dedikleri de doğru o zaman mantığı yürütüldü. Kapki’nin anlattıkları soğumadan Fatih Keleş’ten bir mektup geldi. Aslında bu mektubu suç duyurusu olarak da almak lazım.

***

Keleş, bazı avukatların kendilerine ulaşıp para ve istenen bazı şeyleri demesi karşılığında tahliye edilebileceğini söylediklerini aktarıyor. Keleş bu teklife yanaşmayınca hakkında daha ağır bir suçlama, çete ve cinayete teşebbüs iddiası ortaya atılıyor.

***

Aslında daha önce yargı mensubu İsmail’in Uçar’ın yazmış olduğu bir mektuptan, bu durumların ilk kez İBB borsasında yaşanmadığını maalesef biliyoruz.

***

2023’te Anadolu Adliyesi’ndeki bazı hâkim ve savcılarla ilgili şikâyetler HSK’ya ulaşınca, HSK müfettişleri inceleme başlattı. Bu süreçte Başsavcı İsmail Uçar’dan da “durum hakkında görüş” istenmişti. Uçar, yalnızca kendi savunmasını yazmakla kalmadı; adliyede gördüğü yaygın çürümüşlüğü tüm boyutlarıyla ifşa etti. HSK müfettişlerine, aslı 4 sayfa ekleriyle beraber 27 sayfa civarı bir mektup iletti.

***

Mektubu internete bulmak şu anda zor. Mektubun tamamını içeren siteler, genelde erişime kapalı. Erişime kapatarak, üstünü örterek, sorunları dile getirenleri hapse atarak sorunları çözemeyeceğini hükümet acaba ne zaman öğrenecek?

***

Uçar mektubunda “FETÖ yargıdaki en büyük tehlikeydi ama bugün bazı savcı ve hâkimler FETÖ’den bile daha tehlikeli hale geldi” diyor. Kaşları kaldıran bir iddia. Ancak Uçar mektubunda somut örnekler de veriyor.

Örneklerden biri serbest kalan uyuşturucu baronu. 125 kilo uyuşturucuyla yakalanan baron dosyada açık deliller olmasına rağmen tahliye ediliyor. Durum bu olduktan sonra sabah akşam gençlerde bağımlılık konuşsak ne olacak?

İstanbul’da faaliyet gösteren bir çete lideri yaklaşık 1,5 milyon Euro değerinde altını gasp ediyor. Bu dosya aslında ağır ceza mahkemelerinde net ve kesin ceza gerektiren bir gasp suçu. Ancak süreç içerisinde, yargı içinden bazı savcı ve hâkimlerin “ayarlanması” sayesinde sanık lehine kararlar çıkıyor.

***

Uçar mektubunda diyor ki, “Yargı mensupları, devletten alacaklıymış gibi her türlü kirli işe girişiyor. Altın gaspı gibi dosyalarda sanıkların korunması, adliyedeki kirli ilişkilerin kanıtıdır.”

Uçar bu mektuptan sonra Yargıtay’a atandı. Bu noktaya bir günde gelinmedi. Ama sorunu bir günde çözecek gibi yaklaşmaktan başka çare yok. Türkiye’nin bir noktada, kangreni kesip atması gerekli. Türkiye’nin acilen kuvvetler ayrılığını taviz verilemez bir prensip olarak tesis etmesi ve asıl kırmızı çizgi olarak da bunu koyması gerekli.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nevşin Mengü Diğer Yazıları