Hukukçular bile hukuk konuşmuyor

Çok tuhaf bir haftaydı. Duruşmalarla geçti. Ayşe Barım, Furkan Karabay, Fatih Altaylı… Ayşe Barım’ın tahliye haberine önce sevindik. Sonra karar tekrar tutukluluğa döndü kahrolduk.

Hafta boyu, avukatlarla, tutukluların yakınlarıyla konuştum. Farklı fikirleri ve izlenimleri dinledim. Ve üzülerek şunu fark ettim, aslında bu davaların hiçbirinden bahsederken hukuk konuşmuyoruz. Hukukçular bile hukuk konuşmuyor. Herkes imaj, algı, taktik anlatıyor. Demek ki yargı artık hukuka göre karar vermiyor ya da kimse yargının hukuka göre karar vereceğini düşünmüyor.

***

Ayşe Barım’la başlayalım. Barım da yakınları da tahliye beklemiyordu. Ayşe Barım hasta, yorgun ve ümitsizdi. Çok yakınlarından öğrendiğime göre duruşmadan bir gece önce yüklü miktarda sakinleştirici almıştı.

Neden içeride olduğunu gerçekten anlayamayan Barım, kendisi için tünelin ucunda ışık görmüyordu. Mahkeme beklenmedik bir şekilde tahliye verince, tanık olarak ifade vermeye gelmiş sanatçılar da havaya uçuyor. Adliyede bir bayram havası esiyor.

Yakınları Barım’ın saat 21.00’de tahliye edileceğini beklerken cezaevi yönetimi Barım’ı saat 19.00’da ‘terlik-eşofman’ cezaevinin kapısına koyuverdi. Magazin muhabirleri Barım’ı alıp benzinliğe bıraktı, yolda da röportaj yaptılar.

Röportaj sonrası, sosyal medyada troller başlıyor yazmaya: “Hani bu kadın hastaydı, güle oynaya çıkmış, vatana her ihanet eden böyle güle oynaya çıkacak mı” vb…

O röportajın faturası ağır oldu. Barım için yeniden tutuklama kararı çıktı. Hem Barım hem de yakınları için büyük yıkım oldu. Zaten Ayşe Barım haberi alır almaz bayılıp gitmiş. Ben bu satırları yazarken hâlâ hastanedeydi.

***

Dostlarıyla konuştum, önce “Sanatçılar gelmesin, işler sessiz sedasız düşük profil giderse daha kolay çözülür” diye düşünmüşler. Olmadı. Sanatçılar illa ifadeye çağırıldı. Sanatçılar gelince basının ilgisi de büyüyor. Basının ilgisi büyüyünce tahliye geleceği varsa da gelmiyor. Bu davayı takip edenlerin izlenimleri böyle. Yakınları “Barım çıkar çıkmaz röportaj vermeseydi herhalde yine tutuklama çıkmazdı” diye düşünüyor. Hukukçulara değerlendirme sorduğumda, hiçbiri artık kaçma, delil karartma şüphesinden bahsetmiyor bile, tahliye kararlarında artık bu unsurların etkili olmadığını düşünüyor herkes.

***

Altaylı’nın davasını izleyen Hilmi Hacaloğlu ile konuştum. Hacaloğlu, “Altaylı tahliye bekliyordu, yıkıldı” dedi. Peki neden tahliye edilmedi? Duruşmayı izleyen bir başka gazeteci Ruşen Çakır şöyle diyor: “Normal şartlarda ev hapsi veya adli kontrol kararı verilebilirdi ama verilmedi. Burada ince bir husus var. Altaylı tutuklandığı andan itibaren susmadı, YouTube’daki varlığını sürdürdü. Boyun eğmediği için de tahliye edilmedi”

HHH

Kimse tahliye edilmenin hukuki şartlarını konuşmuyor. Sessiz bir konsensüsle yeni şartlar konulmuş durumda. Susmak, görünmez olmak, unutulmak, unutturmak…

SON DAKİKA HABERLERİ

Nevşin Mengü Diğer Yazıları