Gözlerden kaçtı.

Tarih 16 Nisan 2025.

CHP lideri Özgür Özel, İstanbul Beylikdüzü’ndeki mitingde şu cümleyi kurdu: “Devlet Bahçeli’ye Beylikdüzü’nden hep birlikte sesleniyoruz. Sayın Bahçeli’ye tarihi bir çağrıda bulunuyorum. 3T’ye var mısın Sayın Bahçeli? Diyorsun ya, ‘Özgür Özel cevap versin, CHP terörsüz Türkiye’ye ne diyor’. Açıkça söylüyorum, terörsüz Türkiye’ye ben varım. Gel, sen de varsan 3T’de buluşalım, Türkiye’nin önünü açalım. Terörsüz Türkiye’ye evet, tutuksuz yargılamaya evet, TRT’den canlı yayına evet. Var mısın?” Ankara ve CHP koridorlarını yakından takip eden bir dostum uyardı; “Bu dönem satır aralarını iyi okumak gerekiyor” dedi ve devam etti: “Ankara’da siyasi diplomasi yürüyor. Özgür Bey, Beylikdüzü’nde yaptığı konuşmada ‘pazarlığa açığım’ mesajı verdi. İmamoğlu’nun tutuksuz yargılanmasına karşılık sürece destek vereceklerini ilan etti. Bu noktada aklıma takılan şu: Öcalan’a umut hakkı da bu desteğin içinde mi? Bildiğim; her gün bir kanattan açıklama geliyor ve herkes birbirine mesaj veriyor.”

Türköne, MHP’yi temsil ediyor mu?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 23 Haziran 2020’de Twitter’dan şu açıklamayı yaptı: “Osman Kavala’nın, Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak’ın ve daha pek çok sorunlu kişinin masum gösterilmeye çalışıldığı bir yerde şehit ağabeyi Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir…”

Bu açıklamadan 3 ay sonra…

Yargıtay kapatılan Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’nin “FETÖ” üyeliğinden aldığı 10 yıl 6 aylık hapis cezasını bozarak tahliyesine karar verdi.

Dün öğreniyoruz; Türköne, T24’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajda Bahçeli’yle dört yıldır görüşmediğini söyledi ve önemli bir iddiayı gündeme getirdi: “Ben cezaevinden çıktıktan hemen bir hafta sonra Devlet Bey’i Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi’nde ziyaret edip teşekkür ettim. Yaklaşık bir saate yakın sohbet ettik. Dört senedir görüşmüyoruz. Benim öngörüm şöyle… Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak, yani çözüm sürecinin gelişmesini engelleyecek. Bahçeli de bunun üzerine Türkiye’yi erken seçime götürecek. Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak çünkü daha önce anlattığım gibi hukuka dönüşün kendi hegemonik gücünü tırpanlayacağını ve kendini enterne edeceğini düşünecek. Bu yüzden de süreci küçük küçük tırpanlayarak sona erdirmeye çalışacak.”

Peki Türköne’nin yazdıkları ya da açıklamaları neden “MHP’nin görüşü” olarak değerlendiriliyor? Dün; MHP’yi yakından takip eden isimlere sordum Mümtazer Türköne’nin açıklamalarını:

“Bilgiye dayalı söylüyorum. Mümtazer Türköne kesinlikle MHP’yi temsil etmiyor. Kimseyle de görüşmüyor, bilgi almıyor. Devlet Bey beş yıl önce hastalığını ve şehit ağabeyini dile getirerek davasının incelenmesini istedi, o kadar.”

Yine Ankara’dan bir dostum da Türköne’nin Bahçeli’den başka devletin içinde başka kanatlarla ilişkisinin olabileceğinin altını çizdi ve ekledi: “Mümtazer Bey akıllı bir strateji uzmanıdır. Okuma yaparak da bu konuları dile getirebilir. Ama siz hayatınızın önemli bir dönemini ‘koridorlarda’ geçirmişseniz mutlaka ilişkileriniz kuvvetlidir.”

Bu arada sizlere benim de bir önerim var: Türköne’nin yazılarını kaleme aldığı turkishpost.net’te Hüsnü Yusuf Turabiç adıyla köşesi olan bir isim var. Bu ismi de dikkatle takip edin!

AKP’ye uyarı: CHP Yozgat’ta miting yapmadı

Bu yazı da Yozgat Hakimiyet Gazetesi’nin yazarlarından Çetin Mermertaş’tan. Mermertaş, CHP’nin “görkemli” Yozgat mitingini değerlendirdiği yazısında iktidara ciddi uyarılarda bulunmuş:

“Derler ya... ‘Bir musibet bin nasihatten iyidir.’ Ne alaka diyeceksiniz... AK Parti için çok alaka... Yıllardır süregelen mesajlar algılanmadığından. Fotoğraflar tersten okunmadığından. Siyasal anlayışlarla yol alındığından. Ötekileştirme yaklaşımlarından bakıldığından. Bu noktaya gelindiğini bir türlü göremediler. Belli ki göremeyecekler. Lafa böyle girmiş olalım. CHP’nin mitingi tartışılıyor. Türkiye’nin tam ortası Yozgat’taki miting konuşuluyor. Net ve açık mesaj budur aslında... AK Parti’nin... AK Partili yöneticilerinin... AK Parti’yle gönül vermiş olanların. AK Parti davasıyla yoğrulmuş olanların. AK Parti’ye nedensiz, fakatsız, beklentisiz bağlananların. AK Parti’ye adananların. AK Parti’ye dadananların. Öncelikle kendilerini sorgulaması lazım. Sosyal medya siyasetçiliğini, sosyal medya klavyeşörlüğünü bırakıp asli görevlerine dönmeleri lazım.. Neymiş... Tiyatro yapılmış. Neymiş... Taşıma yapılmış. Neymiş... Traktörler milyonlukmuş. Neymiş... Traktörler sıfırmış. Neymiş... Yozgatlı yokmuş. Neymiş... Şov yapılmış. Neymiş... Şuymuş, buymuş... Peki... Yozgat, Türkiye’nin tam ortası. CHP’nin esamesinin okunmadığı. Kalıplaşmış oy potansiyelinin olduğu bir yer... Çiftçilerin başlattığı bir hareket. Tüm Türkiye’yi Yozgat’a çekmeye yetti... Türkiye genelindeki CHP’liler. ‘Türkiye’nin tam ortası’na gelip. Gövde gösterisi yaptı. Sayısı bir de olsa önemlidir. Milyon da olsa önemlidir. Mesele. Verilmek istenen mesajdır. Ki o mesaj da verilmiştir. Belli ki alması gerekenler almıştır. AK Partili dostlarımızın iğneyi kendilerine batırmaları gerekiyor. Siyaset doğru okunmalı. CHP Yozgat’ta miting yapmadı. CHP, Türkiye’nin tam ortasından mesaj verdi... Anlatabildim mi?”