ÖNERİ

Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Mansur Yavaş’a da soruşturma açılmasına ilişkin “izin istenmesi” CHP içinde de siyaset arenasında da büyük yankı yarattı.

Yandaş medya uzun zamandır “konser soruşturmasının” Mansur Yavaş’ı da kapsayacağını iddia ediyordu.

CHP’liler doğal olarak öfkeliler.

Hemen herkesin ısrarla sorduğu bir soru var.

“Mansur Yavaş için hemen harekete geçen yargı, Melih Gökçek’le ilgili neden hiçbir şey yapmıyor?”

Yapmayacak, çünkü iktidarda AKP var.

Her soruşturmanın ne kadar taraflı ve hukuka da aykırı olduğunu herkes biliyor.

O halde “Gökçek’e neden dokunulmuyor?” sorusunun fazla bir anlamı yok.

Buna karşı bana göre asıl Erdoğan’a soru sorulması önemlidir.

Soru çok basit aslında:

“Erdoğan Melih Gökçek’i neden görevden aldı?”

Gökçek gibi İstanbul, Balıkesir, Bursa başkanları da 2017’nin ekim ayında peş peşe istifa etmişlerdi.

Adı istifa olsa bile bu isimlerin Erdoğan tarafından azledildiği bir sır değildi.

O halde CHP, Gökçek’i yargıya sormak yerine doğrudan Erdoğan’a sormalıdır.

Bu kişiler görevden alındıkları halde haklarında hiçbir yasal işlem yapılmadı.

Peki neden görevden alındılar?

Erdoğan bu soruya cevap verir mi?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Bu övgüyü hak edecek ne yapıldı?

Günledir, hatta aylardır Gazze krizinin çözümünde Türkiye’nin rolünün çok önemli olduğunu anlatıyor Amerika Başkanı Trump.

Bu övgüler dün de devam etti, Trump İsrail’e giderken gazetecilere ateşkes konusunda çabalayan ülkeleri saydıktan sonra aynen şunları söyledi; “Türkiye de fantastikti, harikaydı. Başkan Erdoğan da harikaydı, çok yardımcı oldu. Çok saygı duyulan bir lider, çok güçlü bir ulus var, çok güçlü bir ordusu var.”

Yandaş medya havalara uçuyor, Trump’ın Erdoğan için övücü sözler söylemesi üzeri de merak ettiğim şu;

“Bu kadar övgüyü hak etmek için Erdoğan ne yaptı, hangi sonunu çözdü, Trump neden bu kadar sevindi? Çünkü Erdoğan ve sözcüleri ısrarla bu konuda ne kadar büyük işler yaptıklarını anlatıyorlar ama bunların ne olduğu konusunda tek kelime bile bilgimiz yok.”

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Esir- Rehine- Tutuklu- Mahkum

Gazze’de İsrail ile Hamas arasında takas yapılırken bizim medyamız da kavram kargaşası içine düştü.

Özellikle başta TRT olmak üzere yandaş medya Hamas’ın iade ettiği kişiler için “esir” tanımını kullanırken İsrail’in teslim ettiği Filistinliler için genellikle “tutuklu” veya “mahkum” dendi.

Bazı kanallar ise Hamas’ın elindeki kişilerle ilgili “rehine” demeyi tercih etti.

Esir savaş sırasında düşman tarafından yakalanan kişilere denir.

Rehine ise savaş dışı bir olayda zorla alıkonan kişileri tanımlar.

Tutuklu yargı tarafından hakkında soruşturma açılan ve henüz mahkum edilmemiş hapisteki kişileri belirtir.

Mahkum ise yargı kararı ile hapis cezasına çarptırılmış kişidir.

GÜNÜN SÖZÜ:

Aman CHP’liler lütfen dikkat, Mansur Yavaş için “Kılına dokunamazlar, dünyayı dar ederiz, Mansur Yavaş tutuklanamaz” gibi sözler söylüyorsunuz. Ekrem İmamoğlu için de aynı şeyleri söylemiştiniz, şimdi de Yavaş’ı mı hapse attıracaksınız? Sosyal medyadan

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Gazeteler rahatladı sıra TV’lerde

Herkes RTÜK’ün televizyonlara verdiği cezaları biliyor da aynı işi Basın İlan Kurumu’nun gazetelere uyguladığını bilen pek yoktur.

Nasıl RTÜK beğenmediği haber ve yorumlar gördüğünde, tabii sadece muhalif kanallar, hemen para cezası hatta kapama cezası veriyorsa, Basın İlan Kurumu da iktidarın hoşuna gitmeyecek haber ve yorumlar nedeniyle gazetelere resmi ilan kesme cezası veriyor.

Anayasa Mahkemesi Basın İlan Kurumu’nun bu tür nedenlerle gazetelerin resmi ilanlarını kesmesinin anayasaya aykırı olduğuna karar verdi ve uygulamayı iptal etti.

Güzel bir gelişme, darısı muhalif televizyonların başına.