ANALİZ
Bir tarafta açılım çalışmaları sürerken diğer taraftan ise SDG’nin Suriye’deki varlığı bir anda temel sorun haline getirildi.
Dışişleri bakanı bir süredir “SDG verdiği sözü tutmalı, Suriye rejimi ile entegre olmalı, silah bırakmalı, aksi takdirde gereği yapılır” uyarısında bulunuyor.
Milli Savunma bakanı da buna katkı sağlayarak “31 Aralık son gün, sabrımız taşıyor” dedi.
Ardından bu iki bakan ve MİT Başkanı Suriye’ye gitti, başta Eş Şara olmak üzere Suriye yönetiminin etkili isimleri ile bir dizi görüşme yaptı.
Yandaş medya savaş tamtamları çalmaya başladı.
İyi de ne oluyor?
SDG’nin Amerikan destekli olduğu, bu bölgede bir tür özerk bölge kurmak üzere oldukları biliniyor.
İktidar ise sanki bunun asla mümkün olmayacağından yola çıkarak “kırmızı çizgiler” çiziyor.
Bu kırmızı çizgi, o bölgedeki Amerikan varlığına rağmen korunabilecek mi?
Bunu şimdilik bilmiyoruz, en azından 1 Ocak’a kadar bekleyeceğiz.
Ancak son günlerdeki bu tırmandırma girişimleri pek hayra alamet değil.
Silahlı Kuvvetler ama kendi girerek ama bölgedeki aşiretlere destek vererek SDG’ye yönelik bir operasyon yapar mı?
Böyle bir operasyonu zafer gibi sunarak AKP’nin düşen oyları geri çekilebilir mi?
Bilal Erdoğan’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı, sonradan da Erdoğan’ın sağlık sorunlarını gerekçe gösterip yerini oğluna bırakacağı söylentilerini ortalığa yayılınca insanın içine ister istemez kuşku düşüyor.
DEDİKODU
Sürpriz cumhurbaşkanı yardımcısı
Ayrıntılarını dünkü YouTube konuşmamda anlattım, burada da bir özet vereyim.
Çok güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgiye göre Erdoğan önümüzdeki birkaç ay içinde AKP Genel Başkanlığı’ndan istifa ederek olağanüstü kongreyi toplayacak.
Genel başkanlığa oğlu Bilal getirilecek.
Erdoğan kısa bir süre sonra AKP Genel Başkanı Bilal Erdoğan’ı kabineye Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak alacak.
Hemen ardından anayasanın verdiği yetkiye dayanarak “Meclis’i feshettiğini ve erken seçim kararı aldığını” ilan edecek.
Bu durumda üç ay sonra seçim yapılacak.
Ancak Erdoğan bu kararını açıkladıktan hemen sonra sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa edecek, bu göreve oğlu Bilal Erdoğan geçecek.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı yardımcısı ancak 45 gün görevde kalabiliyor ardından seçim yapılması gerekiyor.
Ortada alınmış bir seçim kararı olduğu için 45 gün sonra hem genel seçimler hem de cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.
Peki Bilal Erdoğan’ın bu seçimi kazanabilmesi garanti mi?
Ya da şöyle yazayım; Seçimi garantiye almak için ne yapılacak?
GÜNÜN SÖZÜ
Bilal Erdoğan ile Hakan Fidan Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacakmış...
Ne fark edecek, “onay” merci aynı olmayacak mı?.. Ahmet ÜSTÜN
CANIMI SIKAN ŞEYLER
3 ay sonraya randevu olur mu?
Yakın bir dostum aradı, bağırsaklarından rahatsızlanmış, devlet hastanesine gitmiş, kolonoskopi yapılması gerektiği söylenmiş.
Ancak tam 4 ay sonraya gün vermişler.
Hastane izlenimlerini anlattı, hastaneye bel kayması şikayetiyle iki büklüm gelen ve acı içinde kıvranan bir hastaya da 3 ay sonrasına MR randevusu verilmiş.
Bu nasıl iş böyle?
Bir taraftan sağlıkta devrim nutukları atacaksınız öte taraftan bir tıbbı kontrol için aylar sonrasına gün saptayacaksınız.
Biraz geliri olanların on binlerce lira vererek özel sağlık sigortası yaptırmaları işte bu yüzden.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Böyle vıcıklık olmaz artık
Magazin dünyasında tanınan bir isim var.
Bütün şöhretini Acun Ilıcalı ile yaptığı evlilikle sağlayan Şeyma Subaşı’nın adı son uyuşturucu operasyonunda geçti.
Savcılık gözaltı kararı vermişti ama Şeyma Subaşı yurtdışında olduğu için karar uygulanamadı.
Şeyma Subaşı da “Derhal Türkiye’ye döneceğini sosyal medya hesabından başı örtülü elinde Kuran’ı Kerim taşıyarak” duyurdu.
Şeyma kızımız henüz dönmedi ama dün yeni bir sosyal medya paylaşımını gördüm.
Bu kez bir cami önünde duruyor ve elinde yine Kuran’ı Kerim var.
Bu kadar vıcıklık da
olmaz ki.
Bunlar milleti hangi cesaretle bu kadar aptal görüyorlar anlamak mümkün değil.