Son dönemde 25 bin futbol sahası büyüklüğünde ormanımız yanmış. Orman yangınlarıyla mücadele eden kurumumuzun bağlı olduğu Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yangınlarla mücadele konusunda iddialı konuşmuş ve “Cumhuriyet tarihinin en güçlü filosuna sahibiz” demiş.

Bu tür kalın çerçeveli açıklamaları duyunca ifrit oluyorum.

O cümleyi kuranın karşısına dikilip sorular sormak istiyorum.

Yine öyle oldum.

Yumaklı’nın karşısına dikilip sorular sormak istiyorum:

- Neye göre kime göre “en güçlü” filo? (Yunanistan’da 6,5 milyon hektar orman var. Türkiye’de orman yüzölçümü 23 milyon hektar. Neredeyse dört katı. Buna karşın Yunanistan’da 40 yangın söndürme uçağı kullanılıyor. Neredeyse iki katı.)

- Uçak sayımız bir yılda 26’dan 27’ye çıkmış (Bazı kaynaklara göre ise çalışır durumda sadece 21 uçak var). Bu başarı mı?

- 100 yıl önceki, 50 yıl önceki, 25 yıl önceki Türkiye’nin imkanlarıyla bugünün Türkiye’sinin imkanları bir mi? 2025’te sahip olduğunuzu 1975’te sahip olunanla nasıl karşılaştırırsınız?

- Madem yangın söndürme kapasiteniz bu kadar büyük, 21 bin futbol sahası büyüklüğünde orman iki hafta içinde nasıl yandı bitti kül oldu? Beceriksiz misiniz?

***

Sorulara devam edeceğim ama önce bir detaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dün sosyal medyada şöyle bir paylaşım yaptı:

“Bu akşam yatsı ezanından önce 90 bin camimizin minarelerinden dualar yükselecek. Yangınlardan korunmak, kuraklıktan kurtulmak, her türlü afetten, musibetten devletimizin ve milletimizin muhafazası için ve şehitlerimiz için yapılacak dualara camilerimizde ve evlerimizin balkonlarında hep birlikte Âmin diyelim. Allah kabul etsin.”

Şimdi sıradaki soruyu soruyorum:

- Sayın Yumaklı, Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş size ve cumhuriyet tarihinin en güçlü filosundan umudu kesmiş mi?

Baksanıza açıktan “işimiz Allah’a kaldı” diyor adam.

***

Memlekette insan kaynaklı çıkan yangınların oranı yüzde 90.

Yangından korunmanın en iyi yolu ise yangını çıkarmamak ve çıkarsa zamanında söndürmek.

İkisi de insanlarla ilgili şeyler. İki konuda da insanlara güvenemesek dahi devletimize, cumhuriyet tarihinin en güçlü yangın söndürme filosuna sahip olan İbrahim Yumaklı’ya güvenmemiz gerekez mi?

Ancak Ali Erbaş devlete de Yumaklı’ya da güvenmiyor olacak ki çareyi dua etmekte bulmuş. (Diyanetin kuraklıkla mücadele temalı bir duayı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün bir hafta önceden ‘yağmur geliyor’ diye açıkladığı günden bir gün önce etmesi de ne büyük tesadüf olmuş bu arada!)

Sayın Yumaklı, siz de sizin kapasitenizi açıkladığınız gün Ali Erbaş’ın işi Allah’a havale etmesine bakıp benim gibi “bu ne yaman çelişki anne” diyor musunuz acaba?

Keşke “hayvanları koruma”yı da ekleseymiş!

Madem Tarım Bakanı Yumaklı’yla başladık. O halde Yumaklı’yla devam edelim. Kendisi sadece ormanlardan değil, tarım ve hayvancılıktan da sorumlu.

Her yaz olduğu gibi bu yaz da memleketim Kars ve Ardahan’dan şap hastalığına yakalanıp can çekişen hayvanların görüntüleri geliyor.

CHP Ardahan Milletvekili Özgür İncesu’yu arayıp son durumu sordum.

Konuyu yakından takip ettiğini söyleyen Özgür İncesu, “TBMM’de Tarım ve Orman Bakanı’na soru önergesi verdim, uyardım, önlem almaları için çağrı yaptım ama sonuç alamadım” dedi ve uyardı:

“Halk o hayvanları alıp yetiştirmek için borçlanmış, kredi çekmiş. Şimdi hayvanları ölüyor. Yani sermayeleri, her şeyleri gidiyor. Batıyorlar. Bir sonraki adım hayvancılıktan vazgeçmeleri olacak. İktidar, hayvancılığı bitirmek için elinden geleni yapıyor.”

Benim çocukluğumda da bu hastalık köylünün çiftçinin en büyük belasıydı. Aradan 50 yıl geçmiş, milattan Sonra 2025 yılına gelmişiz. Bu hastalık hala başa bela.

Keşke Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş dünkü duasına “hayvanlarımızı koruma” bölümü de ekleseymiş.

Zira, bu konuda da işimiz Allah’a kalmış gibi görünüyor!