“Kabine değişikliği” söylentileri atak gibi dönem dönem ortaya çıkıyor.
Ankara’nın koridorlarında ışık hızıyla yayılıyor.
Bu dedikodulara da en çok yabancı diplomatlar itibar ediyor.
Resepsiyonlarda, yemeklerde yakaladıkları gazetecilere ya da siyasetçilere doğrudan “kabine mi değişecek?” sorusunu soruyorlar.
Ben artık bu sorulara şerbetliyim.
Doğrudan “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan başka bu sorunuza doğru cevap verecek kimseyi bilemezsiniz” karşılığını veriyorum.
Gerçekten de böyle düşünüyorum.
***
Sevgili meslektaşım Uğur Ergan dünkü yazısında birtakım tarifler yaparak bir bakanın gideceğini, bir başka bakanın onun yerine geleceğini, bir eski bakanın gidecek bakanın yerine geçecek bakanın yerine geleceğini yazmış.
Uğur Ergan’ın verdiği ipucuna bakılırsa Cumhurbaşkanı Yardımcısı da değişebilir. Onun yerine de hali hazırda bakan olan biri gelebilir.
Ben Uğur’un tarifinden şu isimleri çıkardım:
- Gidecek olan Bakan Ali Yerlikaya
- Ali Yerlikaya’nın yerine gelecek bakan Hakan Fidan.
- Hakan Fidan’ın yerine de eski bir Dışişleri Bakanı olan Mevlüt Çavuşoğlu gelebilir.
- Peki Cumhurbaşkanı Yardımcısı kim olacak?
Yazıdaki tarif doğrudan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u işaret ediyor.
***
Bana sorarsanız, bu değişikliklerden hiçbiri olmaz.
Zira Ali Yerlikaya’yı da Hakan Fidan’ı da Savunma Bakanı Yaşar Güler’i de Murat Kurum’u da yeri en son değişecek bakanlar olarak görüyorum.
Yakında 450 bininci deprem konutunu teslim etmeye hazırlanan Murat Kurum’un Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak terfi ettirilmesi ihtimalini yabana atmam. 500 bin sosyal konut gibi projeleri de koordine etsin diye kendisi terfi ettirilebilir ve koordinasyon yetkisi güçlendirilmiş bir görev verilebilir.
Kurum’un Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapılması, Cevdet Yılmaz’ın gideceği anlamına gelmez. Sistem iki ayrı Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nı da mümkün kılıyor.
***
Zaten Cevdet Yılmaz’ın gitmesi demek ekonomi ekibinin de değiştirilebileceği anlamına gelir ki bu Mehmet Şimşek’i de kapsar.
Ankara’da “Bütçe görüşmeleri sonrasında Şimşek de gidebilir” diye konuşulsa da ben bu söylentiye prim vermiyorum.
Erdoğan’ın böyle kritik bir zamanda ekonomi ekibine dokunmanın nasıl bir sonuç doğuracağını tahmin edebileceğini düşünüyorum.
Ancak bu ihtimale prim verenler, iş dünyasından, ihracatçılardan Şimşek hakkında çok fazla eleştiri geldiğine dikkat çekiyor.
***
Finalde şuna da dikkatinizi çekmek isterim: Biz bu tür haberler/kulisler yazınca işin olacağı varsa da olmayabiliyor. Değişiklik beklentilerinin kulislere düşmesi bir nevi gidecek bakanların koltuklarını korumasıyla da sonuçlanabiliyor. Hatta bazı bakanların bu dedikoduları yerini sağlamlaştırmak için istediği söyleniyor.
Son bir not kabine değişikliği beklentisi boşa çıksa da bakanlara bir şey olmasa da üst düzey bürokraside bir değişim fırtınası olabilir.
Bu bilgiyi bir kenara not edin.
“Düşen İHA” dersleri
15 Aralık 2025 günü Ankara semalarında hareketli saatler yaşandı. Karadeniz’den güneye doğru uçan bir insansız hava aracı (İHA) radarlara takıldı. NATO’nun erken uyarı sisteminden gelen uyarıyla Türk F-16’ları havalandı ve bir süre takip ettikten sonra İHA’yı Çankırı-Ankara arasında bir bölgedeyken havada vurdu.
İHA’nın kontrolden çıkarak başıboş şekilde Türk hava sahasına girdiği belirtildi.
Ancak İHA’nın hangi ülkeye ait olduğu resmi olarak açıklanmadı. Bazı kaynaklar Rusya’nın kullandığı İran yapımı “Şahit” model bir İHA olduğunu iddia ettiler. Ancak bir askeri kaynak, “Tanıdık bir İHA da olabilir. Çünkü Ukrayna’dan geliyordu” yorumunu yaptı.
Geçen iki hafta boyunca Karadeniz’de hem Rusya’yla hem Ukrayna’yla ticaret yapan gemilerin hedef alındığını hatırlayacak olursak, söz konusu İHA’nın da gemileri hedef alan İHA’lardan biri olduğunu söylemek mümkün.
İHA’nın enkazı bulunduğunda gerçek nasıl olsa ortaya çıkar.
Bu gerçeği bir kenara bırakıp, yaşanandan ders çıkarmakta fayda var.
Dron çağında hava savunmasının en önemli askeri donanım olduğunu, İran-İsrail çatışması sırasında görmüştük. O nedenle Çelik Kubbe’nin bir an önce hayata geçirilmesi şart.
İyi dron/İHA/SİHA yapıyor olabiliriz. Ancak başkalarının da benzer teknolojileri kullandığını hesaba katarak, dron/İHA/SİHA’lara karşı da bir savunma mekanizması oluşturmak zorundayız.
Bir son detay: Bu son olay vesilesiyle NATO’nun uyarı sisteminin önemini bir defa daha görmüş olduk.
S-400 sevdasına o sistemin dışına atılmamak lazım!