Elektronik posta kutusunu sık sık kontrol etsem de gelen bütün mesajlara bakamıyorum. Hastanede babamın yanında uzun süre refakatçi kalınca, bütün mesajlarıma bakma fırsatım oldu.

Gelen mesajları okurken şunu fark ettim. Bizler, gazeteci olarak herkesin derdini dile getiriyoruz, İzleyicilerimiz/okuyucularımız da bizim konuştuğumuz/yazdığımız konulardaki deneyimlerini ve bilgilerini bizimle paylaşıyorlar.

Sözü fazla uzatmadan seçtiğim bazı mesajları sizinle de paylaşmak istiyorum:

- Murat Bey yazmış:

“Deniz Bey merhabalar;

Sizlere Aydın’dan yazıyorum. Aslen Ardahan/Posofluyum şöyle bir sıkıntımız var: Şimdi bizim bir cenazemiz var. Kars’a gitmek bir zülüm olmaya başladı. Tüm uçaklar dolu sefer sayısı çok az otobüsler dolu. Cenazemize bile katılamıyoruz. Uçak bulamadığımız için İzmir’den Ankara’ya Ankara’dan İstanbul’a İstanbul’dan Kars’a aktarmalı götürüyor. 10.000 TL gibi fiyat isteniyor. Uçuş süresi toplamda 15-16 saati buluyor. İzmir’den Kars’a sadece direkt uçuş Sunexpres Havayolu var. O da haftada 2 gün ve 2 temmuza kadar dolu. Acil bir durum olsa o gün veya ertesi gün Kars’a gitmemiz imkansız. Bu problem özellikle yaz ayları gelince çok oluyor bu konuyu dile getirebilir misiniz?

NOT: Murat Bey haklı. Kars’a ulaşım gerçekten çok zor. Uçak bulsanız dahi çok pahalı. Ben de 13 Haziran’da Ankara’dan Kars’a gidip 15 Haziran’da Erzurum’dan Ankara’ya geldim. 8 bin liraya mal oldu. Kars-Ardahan, Ardahan-Erzurum arasının maliyetlerini katmıyorum dahi. Üstüne bir de Erzurum Havalimanı’nda bir tost ile bir gazlı içeceği 670 lira ödedim.

***

Emin Bey yazmış:

“Merhabalar ben Sağlık Bakanlığı’nda kamu işçisi olarak çalışıyorum. Lütfen toplu sözleşme sürecinde hükümetin verdiği komik rakamı dile getirir misiniz? Çok zor durumdayız. Çok rica ediyorum sizden. Yüzde 27 vergi dilimine girdik bu ayki bordro 38 bin lira. Ocak ayında 44 bin liraydı. Yeni evliyim bir şeylerin iyi gitmesi için toplu sözleşmede makul bir zam bekliyoruz.

Ben sadece doğru dürüst hakkettiğimi alarak yaşamak istiyorum. Lütfen konuyu gündeme getirebilir misiniz?

NOT: Emin Bey haklı. Bu aralar nereye gitsem insanlar kamudaki toplu sözleşme rakamlarını gündeme getiriyor. Kamu işçileri gerçekten zor geçiniyor ve hükümetin yüzde 16 teklifi komik görülüyor.

***

Murat Bey, rektum kanseri bir vatandaşın yaşadığı idrar ve gaita torbası sorunuyla ilgili söylediklerime cevaben yazmış:

“Bahsi geçen ürün gurubu stoma ürünleri.

Sektörde hizmet veren bir firmada sorumlu müdürüm. Mesane ve kolon kanseri hastalarda idrar yada gaita normal bir anatomiye uygun olan şekilde değil maalesef açılan boşluktan torbaya yapılıyor. Maalesef ki her yıl yapılan güncellemeler kaldırıldı ve devlet ödemesine Şubat 2023’ten bu yana sadece 1 defa yüzde 40 zam yapıldı. Ancak bu sürede malzeme fiyatı neredeyse dört katına çıktı. Şu anda yerli ürünlerde dahi en ucuz torba fiyatı 50 TL iken devlet bu ürüne 23 (gaita), 28 (idrar)+KDV ödüyor. İthal ürünlerde uçurum daha da fazla torba fiyatları 75 liradan 110 liraya kadar çıkıyor. Ayrıca bu torbaların vücutta tutunması için adaptör denen bir ürün var. Aynı torba fiyatları ile fiyatlanmakta. Yine sızmaları engellemek için pasta denen bir macun var ki devletin ödediği tutarın 3 katından daha fazla satış fiyatı var. Hastanın durumuna göre bir hasta 2 aylık reçeteler halinde 90 torba 30 adaptör 3 pasta alabilir. Devlet ödemesinin haricinde en iyi ihtimalle yerli ürün dahi alsa en az 3 bin lira ödemek zorunda kalıyor. İthallerde iki katına denk gelecek şekilde reçete farkları çıkıyor. Düşünün ki kanser hastaları ömürlerinin sonuna kadar bu ürünlere bağlı...”

NOT: 13 gündür Türkiye’nin gururu Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi’nde zaman geçiriyordum. Bütün samimiyetimle şunu söylemeliyim ki vefakar/cefakar/idealist sağlık emekçileri olmasa Türkiye’de sağlığımız Allah’a emanet.

***

Medya A.Ş. Genel Müdürü Elif Atayman’ın Silivri’den Afyon Cezaevi’ne nakli sırasında yaşadığı işkenceyi hem köşeme taşımış hem Youtube yayınlarımda dile getirmiştim. İsmi bende saklı bir okuyucumuz yazmış:

“Deniz Bey,

Ben cezaevinde görev yapan bir jandarma personeliyim. Bazı cezaevlerinde koğuşlar yirmi kişilik fakat en az elli kişi kalıyor.

Sevk nakil esnasında mahkum için cezaevi tarafından bir salatalık bir domates ve bir adet çoğu zaman bayat ekmek veriliyor. Bazen bunu temin etmek bile zor oluyor. Mahkumun seyahat ettiği bölüm araçta ‘kafes’ dediğimiz bölüm. Bu durum genelde küçük araçlarda geçerli ve gerçekten çok sıkıcı ve dar bir yer. Mahkuma bütün yol boyu mevzuat gereği kelepçe takmak zorundayız. Takmadığımız zaman kendine zarar veren olabiliyor lakin bunu esnetmek kolluğun elinde. Yani mahkumun kendine ve başkasına zarar vermeyeceğine kanaat edersem kelepçeyi gevşetebilir yada hiç takmayabilirim. Basında gündem olan hanımefendi için dediğim bu durum uygulanabilirdi sonuçta hakkında daha önce bir suç kaydı yok ve mahkumiyeti de yok. Lakin bu sefer de işin içine siyaset giriyor ve jandarma personeli acaba bana da bir şey olur mu kaygısı ile hareket edip ister istemez gaddar davranıyor. Ne olursa olsun yapılan insanî ve etik değil.

Bu arada araçlarda kamera var ve bu kamera kayıtları her zaman incelenir ve kelepçe takılmadığı görülürse hele bir de siyasi bir kimliği varsa bu durum jandarma için büyük sıkıntı oluyor. Yapılan uygulamalar bizim de vicdanımızı yaralıyor lakin inanın ki üzerimizde büyük baskı yapılıyor.

Son olarak şunu belirtmek isterim: Jandarma özelinde çok huzursuz bir ortam var. Çünkü personel torpilden adam kayırmaktan yakınıyor ve tabii bu haksız bir yakınma değil.”

NOT: Türkiye’nin vicdanlı ve liyakatli kamu çalışanlarına ihtiyacı var. Atayman bu mektubu gönderen okuyucumuza denk gelse başına gelenleri yaşamayacaktı. Bir devlette durum personelin keyfine ve uygulamasına göre değişebiliyorsa, o devletin işleyişinde bir sorun vardır.