Galatasaray'ın... Erkek basketbolunda 2016'dan beri, 9 yıldır... Kadın basketbolunda 2018'den beri, 7 yıldır... Erkek voleybolunda 1989'dan beri, 36 yıldır kupası yok… Kadın voleybol takımının tarihinde hiç kupa yok!
Hal böyleyken... Ligde yedinci olup play-in'e gidebilen erkek basketbolcuları, ikinci – üçüncü sınıf takımların mücadele ettiği BCL'de finale çıktı diye... Kadın basketbolcuları, ligde yarı final gördü diye... Erkek voleybolcuları, ligde final oynadı diye... Kadın voleybolcuları, ligde dördüncü olurken Fenerbahçe'yi yendi diye alkışlayanlar var... Bazı yöneticiler ve 'perde arkasındaki' asıl karar vericiler, sonuçları başarı diye pompalıyorlar sağda solda.
Nasılsa futbol var, diğerlerini kimse konuşmuyor ya… Oysa…
2 Kasım 1923'te tarihinin ilk toplantısını yapan Türkiye Milli Olimpiyat Cemiyeti'nin (bugünkü TMOK) başkanı, bir Galatasaraylı idi: Selim Sırrı Tarcan. Sonrasında koltuğa Ali Sami Yen oturmuştu. "Türkiye'deki olimpik kültürün öncüsü Galatasaray" demekti bu...
Aynı Galatasaray'ın su sporları hariç 2010'lu yılların ikinci yarısından beri hiçbir branşta yarışmacı olamadığı gibi yetiştirici de olamaması, ezeli rakip Fenerbahçe'nin sürekli gölgesinde kalması ancak yönetimlerin vizyonsuzluğu ve/veya iş bilmezliği ile açıklanabilir!
Galatasaray'ın salon sporlardaki reytingi o kadar düştü ki… Son Efes maçında BGM’deki koca basın tribününde oturan gazeteci sayısı kaçtı biliyor musunuz? Yazıyla iki!
Bugün, en popüler iki salon sporu basketbol ve voleybolun gideri çok, getirisi yok; tamam. Ama Galatasaray sadece bir spor kulübü değil. Kâr amacı güden bir ticari işletme hiç değil.
Kulübün olimpik misyonunu anlamayan, çok harcama ile doğru harcama arasındaki farkı bilmeyen, branşında uzman olmayanlara bu işleri bırakırsanız; 4-5 yılda bir alınan Fenerbahçe galibiyetlerini alkışlar hale gelirsiniz!
BSL'deki son maçında Efes'ten 34 sayı (53-87) fark yedikleri için özür dileyen Başantrenör Yakup Sekizkök mü suçlu? Yoksa ona tüm takım için ortalama bir futbolcu maaşı kadar bütçeyi layık görenler mi? Nur içinde yatsın; Yalçın (Granit) Ağabey’in mirasının, EuroLeague seviyesinde kulüplerle anılmaması kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Kulübün efsanesi diye koordinatörlük görevine getirilen eski basketbolcunun, bir zamanlar branşın lokomotifi olan takıma ne gibi katkılar verdiğini bilen var mı?
Voleybolda transfer kararlarını kimin nasıl verdiğini; örneğin takıma seviye atlatıp belki de Challenge Kupası’nı kazandıracak Markova’nın nasıl elden kaçtığını anlatacak birileri var mı? Son voleybol çalıştayına branşın asıl paydaşlarından kaçı katıldı? Çalıştayın yararlı olacağına inanan var mı?
Mevcut borç yüküne rağmen sadece Osimhen için 100 milyon Euro'dan fazla parayı gözden çıkarabilen yönetimin basketbol ve voleyboldaki dört takımı için toplam 40 milyon Euro ayırmasına "Lütuf" mu demek lazım?
Fenerbahçe bu branşlara onlarca sponsor bulabilirken, Galatasaray’ın bulamaması nasıl açıklanabilir? Galatasaray üçüncü, dördüncü, beşinci olmak için takım kurar mı?
Hadi salon sporlarını geçtik…
Tam 37 yıl önce, 1988'de; futboldaki 14 yıllık şampiyonluk hasreti bittikten hemen sonraki sezonda, eski Ali Sami Yen Stadı'nın kapalı tribününe "Yetmez bize bu kupa, hedef artık Avrupa" yazılı bayrak asacak kadar ileri görüşlü, aç gözlüydü Galatasaray taraftarı!
Beklentiler çok yüksekti. 12 yıl sonra, 2000'de kazanılan iki Avrupa kupası, bu kültürün getirisiydi. Aradan 25 yıl geçti… Son yıllarda kulübü yönetenler rakamlarla, “23-24-25”le oyalıyor camiayı.
Avrupa’nın en kalitesiz liglerinden birinde, 200 milyon Euro'luk kadroyla şampiyon olurken iyi de… Sparta Prag'a, Young Boys'a elenmek kimseyi rahatsız etmiyorsa, son şampiyonluktan sonra "Artık Avrupa" yerine "Hedef 26" deniyorsa… Zaten söylenecek başka bir şey yok!
Yüzmedeki lisans skandallarının cezasını vermeyi bırakın, üstünü örtmeye çalışan yöneticilerin var olduğu kulüp için nasılsa artık Yenikapı da bir kültürdür; getirisi gibi götürüsü de büyük olan inşaat projeleri de!