Bundan böyle her hafta “Sahanın Nabzı”nda sizlerle olacağım. Futbolun sadece sahadaki oyun değil, hayatımızın aynası olduğunu düşünüyorum. Skorun ötesinde tribünün sesini, taraftarın yüreğini ve oyunun ruhunu birlikte konuşacağız.
Galatasaray Kayseri’ye gitti, 4 golle döndü.
Eren Elmalı iki gol attı, Osimhen damgasını vurdu, Sané perdeyi kapattı. Skor tabelası parladı, oyun cilalandı, tribünler mest oldu.
Ama maçtan daha çok konuşulan bir şey vardı: Barış Alper’in yokluğu.
Şimdi sormak lazım:
Osimhen’e de çölün parası teklif edildi, Icardi’ye de… İkisi de “Ben buradayım, sahada tarihe yazılmaya geldim” dedi.
Peki ya Barış? Daha dün “tribünlerin evladı” diye bağra basılan bu genç, bugün 15 milyon euroluk maaş için Arap çölünün yolunu gözlüyorsa, kusura bakma da senin adın artık “savaşçı” değil, “kaçak yolcu” olur.
Galatasaray yönetimi doğru yaptı, 50 milyon euro barajını koydu. Bu, sadece para değil; kulübün onuru, taraftarın beklentisi.
Çünkü mesele şudur: Icardi ve Osimhen milyonları reddederken, sen kulübünü sırtında taşıman gerekirken, “çöl parası” için bavul hazırlıyorsan, bu işin adı transfer değil ihanettir.
Lig başladığından beri şov yaptın eyvallah. Ama taraftarın aklında kalan tek soru bu oldu:
“Icardi kalıyorsa, Osimhen kalıyorsa… Barış sen nereye?”
HEM GÖSTERİ HEM UYARI
Fenerbahçe 3-1 kazandı ama mesele sadece skor değil. Bu maç, hem tribünlere moral hem de Benfica’ya mesaj oldu.
Daha 5. dakikada Škriniar çıkıp golü yazınca “Bu iş bitti” havası esti. Ama öyle olmadı. 22’de Petkovic sahneye çıktı, tribünde homurtular yükseldi. Bir anlığına herkesin kafasında aynı soru: “Yine mi aynı film?”
İşte işin kırılma noktası burasıydı. Bu sezonki Fenerbahçe eski Fenerbahçe değil. İkinci yarıda Brown sahne aldı, ardından Talisca noktayı koydu. Yıldızlar farkını gösterdi, kalite ağır bastı.
Ama burada altını çizmek lazım: Fenerbahçe bu maçta hem iyi hem kötü yüzünü gösterdi. Hücumda çeşitlilik var, tamam. Yıldızlar sahneye çıkıyor, eyvallah. Ama savunmadaki bir anlık boşluk Benfica karşısında lüks değil. Kocaelispor affetmedi, Benfica hiç affetmez!
Yani… 3-1’lik galibiyet güzel, taraftarı keyiflendirdi, tribünlere “Şampiyonluk geliyor” havası verdi. Ama işin Avrupa boyutu var. Orada bu konsantrasyon hataları takımı yakar.
Fenerbahçe’nin Benfica sınavında şapkadan tavşan çıkarmasına değil, 90 dakika diri kalmasına ihtiyacı var. Kısacası, bu galibiyet hem gövde gösterisi hem de
ciddi bir uyarı niteliğinde.
Şimdi mesele şu: Bu Fenerbahçe, Benfica’yı eleyip Avrupa sahnesinde ne kadar yüksek perdeden konuşacak?