Fahrettin Altun’un oğlu Mustafa Bilge Altun evlendi, Nikahı Tevfik Göksu kıydı. Nikah Mecidiye Kasrı’nda yapıldı. Alican Uludağ’ın yazdığına göre düğün bin kişilikmiş. Altun ailesi düğün için Beykoz’daki Mecidiye Kasrı’na 5 milyon lira para vermiş. Bir ev parası ama bu devirde bin kişi için az bile. Zaten Altun ailesinin bu oğlu varlıklı. 23 yaşında 200 milyonluk tarım şirketi sahibi oldu. Hakkıyla kazandıysa helali hoş olsun.
Ancak belediye başkanlarının rüşvet, irtikap, çıkar sağlama suçu iddiasıyla dizi dizi hapse atıldığı yerde, şu soru akıllara gelir: Fahrettin Altun’a jest yapmak isteyen şirketler ya da kimseler oğlundan olağanüstü alım mı yaptı acaba?
Sonuçta Fahrettin Altun çok yakın zamana kadar Cumhurbaşkanı’na bire bir ulaşabilen az kişiden biriydi. Tek adam sistemlerinde lidere erişimi olmak hazine değerinde bir şeydir. Bu da basbayağı çıkar sağlamaya girer. Ama elbette bu yönde ispatlanmış bir şey yok. İspatlanmamış, havada, olasılık dahilinde meselelerle kimse suçlanmamalı.
***
Altun’un oğlunun düğününde Erdoğan ailesinden kimsenin olmaması da dikkat çekici. Bir ara uğrayan oldu ise de haberlerin arasında görmedim. Fahrettin Bey hâlâ görevde olsa, yakışanı nikahı Erdoğan’ın kıyması olurdu.
Bu kadar ideolojik çevrelerin mensubu olmak da zor. Hayat habire bir yerlere mesaj çakmak, büyük oyunları bozmakla geçiyor. “Nikah işte yahu. İki genç insan evleniyor. Mutlu olsunlar” deyip geçemiyorsun. Nikahta Hulusi Akar şöyle bir konuşma yapmış.
“Allah bir erkek bir de kadın yaratmış. Dolayısıyla bunların birleşmesinden de evlilikler ve aile oluyor. Dolayısıyla aile bizim toplumumuzun olmazsa olmazı. Bu zaman içerisinde maalesef içeriden dışarıdan yapılan bir takım neşriyatla erozyona uğratılıyor. Buna müsaade etmemek lazım. Bu güzel toplumun bunun farkında olduğuna eminim” diyerek, evlilik cüzdanını çifte takdim etmiş.
İktidar malum şimdi de bu şiarla toplumsal ve bireysel özgürlükleri tırpanlama yoluna girmiş durumda. Bu sıralar en beğendikleri argüman bu: “Dünyayı yöneten küreselciler hepimizi gay yapmak istiyor. Bu bir proje ve teslim olmamız gerekiyor!”
Bu aralar Altun ailesi oğulları çok revaçta. Hayat ne garip! Düşmeye görün. Fahrettin Bey görevdeyken bir CHP’li meclis üyesi Altun ailesinin yasadışı kamelyasının fotoğrafını çektiydi de hakkında soruşturma falan açılmıştı.
Şunu hayatta hep hatırlamak lazım. Birileri tarafından bahşedilen ayrıcalıklar günü gelir verildiği gibi geri alınır. Bu ayrıcalıklarla böbürlenip kendinden geçmemek lazım.
***
Fahrettin Altun’un diğer oğlu ise London School of Economics’de Politika ve Uluslararası İlişkiler öğrencisi. Sol eğilimli bir sitede yazılar yazdığı ortaya çıktı. Beden politikaları ve mülteci krizleri üzerine yazmış. Meğer site kim olduğunu bilmiyormuş, öğrenince yazılarını kaldırdılar. Ali Erdem Altun, babasının tuğlalarını ördüğü sansür ve dışlanma ortamını genç yaşında tatmış oldu. Aslında kendisi için üzüldüm.
Gördüğüm kadarıyla Ali Erdem Altun, queer theory, göç hareketleri gibi konularla ilgili. Sanırım pek çok konuda babasıyla da anlaşamıyor. Genç insanların ailelerinden farklı olmaları, farklı düşünmeleri aslında sağlıklı. Toplumsal devinimi sağlayan bir şey. Durum böyleyken iktidara dışlayıcı politikaların kendilerini içten vurduğunu da hatırlatmakta fayda var.