Dünyanın yangın yerine döndüğü bir dönemde, huzurlu toprakları korumanın kıymetini konuşmamız gerekirken, sadece rant ve kar mantığıyla yapılan yasal düzenlemeleri tartışıyoruz. Zeytinliklerde maden aranmasını kolaylaştıran teklif yetmezmiş gibi beklemeye alınan İklim Yasa Teklifi de bugün yarın tekrar gündeme getirilecek.
İktidar Partisi, muhalefetin ve çevrecilerin sert dille eleştirdiği İklim Yasası’nı virgülüne dokunmadan yeniden görüşme kararı aldı. Adı ‘İklim’ olunca, ‘bir yasayla yaptıklarını diğer yasayla düzeltmeye çalışıyorlar galiba’ diye anlayabilirsiniz. Ama öyle değil.
İçinde karbon salınımının önlenmesi, sera gazlarının etkisi, AB’ye uyum için verilen sözler, Türkiye’nin imzaladığı Paris Anlaşması’na atıf gibi “şık kelimeler” olsa da maalesef metin başka bir şey anlatıyor.
VERGİ YOK, CEZA YOK
Kamuoyunun eleştirdiği ve bu yüzden beklemeye alınan İklim Yasa Teklifinde, başta kömür olmak üzere, fosil kaynakların nasıl azaltılacağına dair bir düzenleme yok. Buna ilişkin, takvim ve ceza da yok. Sera gazı emisyon azaltımına ilişkin bir hedef konulmadığı için eleştiriliyor.
Almanya’nın iklim kanununda 2030’a kadar sera gazı emisyonlarının yüzde 65 oranında azaltılması hedeflenmiş. Türkiye, uluslararası anlaşmalarda bu emisyonu 2053’te sıfır noktasına getireceğinin sözünü veriyor. Ancak bunun için hazırlandığı iddia edilen teklifte tek bir cümle plan, program yok.
YENİ RANT ALANLARI VAR
Peki ne var? Teklifte, İklim Değişikliği Başkanlığı’nın görev ve sorumlulukları var. Karbon fiyatlandırmasına ilişkin piyasaya dayalı mekanizmaları düzenlemek için yetki var. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulması ve tahsislerin dağıtımı var.
İşte muhalefetin ‘yeni rant yaratma alanı’ dediği burası. Yani çevreye zarar verenlerin cezalandırılmasına ilişkin hükümler içermeyen teklif, emisyon tahsislerinin dağıtımıyla ilgili yeni bir sistem kuruyor. Kimlerin avantajlı çıkacağı, bu tahsisatları kimlerin kullanacağı tartışma konusu.
“Önce ETS sistemi kurup, karbon tahsisatlarını satılacak. İklim Değişikliği Başkanlığı, yıllık ulusal emisyon üst sınırını (CAP) belirleyecek. Firmalar bunu ihaleyle satın alacak.”
Karbon değerleme süreçleri, şeffaflık ve denetim açısından boşluklar içeriyor. Firmaların kayırılması, küçük işletmelerin zora sokulması gibi olasılıklardan söz ediliyor.
ADI ‘KARBON PİYASASI’ OLMALIYDI
Yani ‘çevreyi koruyacak, iklim değişikliğini önleyecek, sera gazı salanlar cezalandırılacak, karbon salınımını azaltacak sanılan’ yasanın amacı yeni mekanizma kurmak. Muhalefete göre yeni rant alanı yaratmak.
Bu yasa, Türkiye’nin uluslararası anlaşmalarda vaat ettiği kurallara uyması için 2026-2053 arasında ne yapacağını anlatmıyor.
Adının ‘İklim’ olduğunu bakmayan, muhalefetin deyimiyle, “Bu bir karbon piyasası kurma ve düzenleme kanunudur. İklim, çevre, zeytinlikler, su kaynakları, otlaklar ve orman alanlarının korunmasına ilişkin hüküm içermez…”