Vakit kaybı!
Fenerbahçe, Antalyaspor karşısında 2-0 kazandı. Talisca’nın penaltısı, Szymanski’nin klas vuruşu... Kağıt üstünde 3 puan cepte, ama sahada hâlâ soru işaretleri var. Tribünler huzursuz, futbol vasat, oyun tat vermiyor.
Başkan Saadettin Saran çıkıyor, "Tedesco’nun arkasındayız" diyor. Güzel. Ama aynı Saran, Fenerbahçe’nin efsanelerinden Volkan Demirel’le de görüşüyor. Hem de Volkan’ın kendisi açıklıyor bunu: "Her zaman görev almaya hazırız." Sonra da "Tedesco kalmalı" deniyor. Buna kim inanır?
Kardeşim, bu işte bir terslik yok mu? Empati yapın. Siz takımın başındasınız, yöneticiniz gidip uluorta başka bir hoca ile görüşüyor. Moraliniz bozulmaz mı? O futbolcular, o teknik ekibi mi dinler? Bunlar zaten gidici diye bakmaz mı?
Ya gönderirsiniz ya da gerçekten arkasında durursunuz. Ama böyle ikili oynayarak Fenerbahçe’nin vaktini harcamayın. Çünkü bu kulüp beklemez, bekletilmez. Hele ki şampiyonluk yarışında günün her dakikası altın değerindeyken...
Volkan Demirel, camianın evladı. Onunla görüşmek normal olabilir, ama zamanlama yanlış, üslup yanlış. Bu açık açık Tedesco’yu yiyip bitiriyor. Bir an önce kararınızı verin. Fenerbahçe’nin böyle bir vakit kaybına tahammülü yok.
KANDIRMAYIN KENDİNİZİ!
Galatasaray 7’de 7 yaptı, puanını 21’e çıkardı. Tarihi seri, rekor, liderlik... Kâğıt üstünde tablo ışıl ışıl. Ama sahaya bakınca öyle mi? Hiç de değil.
Alanyaspor karşısında galibiyeti getiren golü, kilolu diye eleştirilen Icardi attı. Singo’nun o nefis çalımı, şık asisti, ardından büyük golcünün estetik dokunuşu... Maçta Galatasaray adına tek olumlu konuşabileceğimiz pozisyon buydu. Gerisi vasat, gerisi endişe verici.
Sane hâlâ taraftarı tatmin edemiyor. Tribünlerde homurdanma çoktan başladı.
Galatasaray bu maçı kazandıysa, bu rekoru hâlâ diri tutuyorsa kalede devleşen Uğurcan sayesindedir. Kurtardıklarıyla rakibe resmen duvar ördü.
Şimdi Galatasaray’ın önünde Liverpool maçı var. Taraftar diken üstünde maçı bekliyor. Böyle oynarsak Liverpool’un karşısında ‘kediye döneriz’ korkusu var.
Okan Buruk’un artık bahanesi kalmadı. Ya bu takımı toparlar, ya da taraftarın hafızasında hep Avrupa hüsranları kalır.
İşte bu yüzden diyorum: Türkiye ligine aldanıp kandırmayın kendinizi, bu oyunla Liverpool’un karşısına çıkılmaz.
SERİ BAŞLIYOR MU?
Beşiktaş, Kayseri’de farklı kazandı; Kocaeli’de de yoluna devam etti. Üst üste gelen bu iki galibiyet, sezonun başındaki dağınık tabloyu bir anda başka bir noktaya taşıdı.
Artık sorulan soru şu: Bu çıkış bir serinin başlangıcı mı?
Kayseri’de tabelaya damga vuran isim Rafa Silva’ydı. Hat-trick yaptı, ışık saçtı. Savunma ilk kez gol yemedi, takım “biz buradayız” dedi. O maç, Beşiktaş’ın silkelenme işaretiydi. Sergen Yalçın’ın cesur hamlesi, altyapının önemini yeniden hatırlattı. Bu defa sahneye genç bir ismi çıkarttı: Devrim Şahin. O dik duruş, o özgüven sadece bugünü değil, yarını da işaret ediyordu.
Kocaeli’de ise aynı iştah, aynı özgüven devam etti.
Evet, üst üste iki maç kazandı Beşiktaş. Oynadığı futbolla, savunmadaki dirilişiyle, gençlere verdiği şansla taraftarı umutlandırdı. Ama asıl mesele bundan sonra. Bu kıvılcım büyüyüp alev alacak mı, yoksa yine bir yerde sönecek mi?
Beşiktaş camiasının kulağındaki tek soru bu: Seri başlıyor mu?