Beslenmiyoruz zehirleniyoruz
Zehirleniyoruz, ömrümüz, sağlımız ağır ağır elimizden alınıyor. Tüm ülke bu gerçeğin farkındayız. Ancak elle tutulur hiçbir önlem de almıyoruz.
O mis kokulu salatalıklar, domatesler, salataların vazgeçilmezi marullar bizi yavaş yavaş öldürüyor. Annelerimizin sardığı tadına doyum olmaz sarmalar katilimiz olacak.
Gıda terörü yıllardır, gündeme gelmesine karşın hâlâ uluslararası kuruluşların zehirli atıklar olarak nitelendirdiği peptisitler için gerekli adımları atmadık. Ne yeterli yasa ne de denetim var.
Üstelik durum giderek daha vahim bir hal alıyor.
İşin ilginç yanı raporlara, belgelere, analizlere rağmen duyarlı bir kesim hariç gıda terörünü kimseler umursamıyor. Gıdalardaki kimyasal kalıntıları, peptisitleri sadece ihraç ettiğimiz ürünler iade edildiğinde hatırlıyoruz.
Dönüp kendi marketlerimize, pazarlarımıza bakmıyoruz.
PAZAR VE MARKET ÖRNEKLERİ
GreenPeace Türkiye, İstanbul’da beş zincir marketin mağazalarından ve semt pazarlarından topladığı 14 sebze ve meyveye ait 155 örneği, uluslararası akrediteye sahip laboratuvarda inceledi. Ortaya korkunç bir tablo çıktı.
Laboratuvara giden numunelerin yüzde 33’ü Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği’ne uygun değil. Örneklerin yüzde 61’inde birden fazla, yüzde 43’ünde en az bir pestisit kalıntısı tespit edildi. Pestisit kalıntısında limit aşımı ya da ruhsatsız pestisit kullanımı için yapılan sıralamada yüzde 80 ile salamura yaprak zirveye yerleşti.
Yeşil sivri biberlerin yüzde 70’i, ıspanağın yüzde 67’si, kıvırcık marulun yüzde 40’ı aynı durumda. Armutların ve üzümlerin yüzde 40’ı da limitleri çoktan aşmış. Elma, dolmalık biber, patlıcan, domates, portakal, hıyar diye liste uzayıp gidiyor… Analize giden 155 numunenin 94’ünde birden fazla kalıntı var.
PAZARDA MARKETTE DENETİM
Analizde, çocuk sağlığı açısından risk oluşturan per/polifloroalkil (PFAS) maddelerini içeren pestisitler de incelendi. Sonuç numunelerin 67’sinde en az bir PFAS’li pestisit kalıntısı var. Yani çocuklarımız da zehirleniyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Gıda ve tarım Örgütü (FAO) tarafından “çok tehlikeli” olarak nitelendirilen pestisitlerin kullanımının derhal yasaklanması artık şart oldu. Ayrıca, ne yediğimizi bilmemiz, şeffaflığı sağlamamız için tarlada, pazarda denetimlerin acilen artırılması gerekiyor.
Raporu hazırlayan Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, bizi zehirleyen pestisitlerin bir an önce kontrol altına alınması gerektiğini belirterek bunun için büyük bir kamusal programın devreye alınması gerektiğini belirtiyor. Şık, “Bu yapılabilir bir şey, yapmak zorunda olduğumuz bir şey” diyor.
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
İşin ilginç tarafı Greenpeace, 5 yıl önce de benzer bir çalışma yaptı. Yine beş büyük market ve bir semt pazarından domates, yeşil biber ve salatalık başta olmak üzere 90 örnek incelendi. O zamanda ürünlerin yüzde 15.6’sının mevzuata aykırı olduğu belirlenirken, yüzde 67’sinde çoklu pestisit kalıntısı bulundu. Yine domates, yeşil biber ve salatalık pestisitte liste başındaydı. Üstelik, üretimin sıkıntılı olduğu ekim, kasım aylarında pestisit miktarında ciddi bir artış yaşanıyordu.
Yani 5 yılda hemen hiçbir şey değişmedi. Hatta tablo çok daha vahim bir hal aldı.