Bu faizin bedelini niye biz ödüyoruz?
Yeniden ağır bir faiz yükü altında kaldık. Bir yandan enflasyon yükseliyor, bir yandan faizler artıyor. Maşallah sanki ikisi de birbiriyle yarış halinde ilerliyor.
19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu tutuklandı, kabul etmeseler de piyasalar altüst oldu. Doları tutabilmek için göz göre göre 57 milyar dolar heba edildi. Yetmedi, piyasalarda yaşanabilecek şok dalgasını önleyebilmek için Merkez Bankası politika faizini yüzde 46 yaptı. Ancak uygulamada faizi 49’a yükseltmiş oldu.
Şimdi, tüketici kredilerinde faiz yüzde 74’ü aştı, ticari kredilerde de yüzde 64’ü buldu ama maliyetiyle birlikte hesaplandığında faiz yüzde 80 oldu. Sanayiciler haftalardır, “Bu faizlerle ne üretim yapabiliriz ne de istihdamı koruyabiliriz” diye feryat figan ediyor. Esnaf kepenk indiriyor, vatandaş zaten borç batağına saplandı kaldı. Ama ahvalimizi kulaklar duymuyor, gözler görmüyor...
KRİZ EKONOMİK DEĞİL SİYASİ
Şimdiye kadar ekonomik krizden, yüksek enflasyondan kurtulmak için kemer sıkma programı dolayısıyla ağır bir yükün altında kaldığımızı düşünüyorduk. Merkez Bankası faizi dünyanın zirvesine çıkarıp enflasyonu kontrol altına almaya çalışıyordu. Bu yılın ikinci yarısında güya normalleşecektik.
Faiz indirimleri başlarken, enflasyonun da hızla gerilediğini görecektik.
Oysa şimdi, ortada ağır bir siyasi kriz var ve biz bunun da faturasını ödemek zorunda bırakıldık. Yeniden faiz artırıldı, Yine her şeye zam yağıyor... Haliyle enflasyon da artıyor.
Millet, Ekrem İmamoğlu için sokaklara döküldü. Onun cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için protestolara katıldı. İktidar ise, kendi elleriyle yarattığı bu krizin bedelini de sokağa çıkan millete ödetiyor. Fatura yine memlekete kesildi. Bunun adı da “sıkı para politikası” oluyor. Oysa bunun adı olsa olsa “sıkı siyasi ikbal politikası” olur.
CHP’li belediyelere kayyum atanmasıyla başlayan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla zirveye çıkan siyasi gerilimin tam ortasındayız. Sokaklardaki protesto sesleri biraz zayıflamış olsa da bu kriz tüm ağırlığı ile hem siyasete hem de ekonomiye yön vermeye devam ediyor.
İstanbul Belediyesi’ne yönelik operasyonlar da dalga dalga devam ediyor. Her dalga ekonominin kıyılarını da zorluyor.
EKONOMİ GÜNAH KEÇİSİ OLDU
İktidar, tüm bu kaosa rağmen, yargı eliyle siyaseti dizayn etme çabasından vazgeçmiyor. Kriz çıkmış, halk perişan olmuş umurlarında bile değil. Bedel ödeyen onlar olmadığı için, gönül rahatlığıyla kriz çıkarabiliyorlar.
İktidar, siyasi hatalarının bedelini yıllardır Maliye’ye ödetiyor. Ve ne yazık ki, aynı yönetim anlayışı devam ettiği sürece bu kısır döngü değişmeyecek.
Ekonomiyi, ekonominin kurallarıyla yönetmiyoruz. Ekonomi, adeta siyaset sahnesindeki günah keçisine döndü. Siyasi arenada atılan yanlış adımların faturasını hep Maliye’ye kesiyorlar.... Maliye’de vatandaştan tahsil ediyor.